26 Eylül 2012 Çarşamba

NİETZSCHE AĞLADIĞINDA-IRVIN D.YALDOM

Kitabın Adı: NİETZSCHE AĞLADIĞINDA
ORİJİNAL ADI: WHEN NİETZSCHE WEPT
YAZARI: IRVIN D.YALDOM
İNGİLİZCEDEN ÇEVİREN:AYSUN BABACAN
YAYINEVİ: AYRINTI YAYINLARI
BASIM:46.BASIM 2012

Nietzsche Ağladığında  çok çok sevdiğim iş yerinden hem arkadaşım,hem büyüğüm olan çalışma arkadaşımın bana doğum günü hediyesi hep okumaya çekindiğim bir kitaptı aslında Nietzsche Ağladığında ama korktuğum gibi olmadı tıkır tıkır ilerledi ve uzun zamandır ilk kez bie kitabı okurken bitmesini istemedim keşke daha önce okusaymışım korkmama gerek yokmuş.Bana bu kitabı hediye ettiği içinde ayrıca teşekkür ederim canım kuşuma:))

Şimdi kitabımızın konusuna gelecek olursak eğer doktor Josef Breuer'ın ve Frederic Nietzsche'yi içine düştüğü amansız ümitsizlik vakasından kurtarabilmek için tedavi etmeye ikna edilmesi ile başlıyor.Zorda olsa doktorumuz ikna etmeyi başarıyor Nietzsche'yi tedavi etmeye başlıyor.İlk önce teşhisini koyuyor doktor Breuer Nietzsche ağır bir migren hastaı meğersem ve içinde bulunduğu bütün septomlar bunu işaret ediyor.Bir kez girdiği migren krizinden tedavisi altına girmeyi reddettiği Breuer kurtarıyor ve Nietzsche doktorunun kulağına o kriz esnasında iki kelime fısıldıyor ''Yardım et!'' bu iki kelimeyi duyan doktor Breuer artık hastasını bırakmamaya kesin karar veriyor...

Bu olaydan sonra Nietzsche'yi kendisini içinde bulunduğu amansız ümitsizlikten kurtarması kendisine yardım etmesi için ikna ediyor doktor Breuer evet tam tersi bir çare buluyor zira doktor da tıpkı Nietzsche gibi aynı dertten muzdarip bu şekilde kendisini tedavi ettirerel Nietzsche'nın de içinde bulunduğu durumu kendisine itiraf etmesini amaçlıyor sevgili doktorumuz.Bakalım başarılı olabilecek mi??

Evet fazla anlatamak istemiyorum bana kalsa çok yazarım ama eğer benim gibi okuma da gecikenler varsa eğer bir an önce başlasınlar isterim ve altını çizdiğim bir çok cümleden bir kaçını sizinle paylaşırım canlarım


ALTI ÇİZİLENLER: 

''Benim de önümde şafaklar var,ama hiçbiri renkli değil..''(Sayfa:34)

''Saatlerin,günlerin,yılların koşturmasını durdurmanın bir yolu da yoktu.'' (sayfa:64)

''Ben hatayı fazla güvenmekle yaptm.Telrar güvenmeye hazır değilim;buna gücüm de yok.''(Sayfa:82)

''Bir insanın kendine karşı en büyük ödevi hakikati keşfetmektir.''(Sayfa:87)

''Ümit kötülüklerin en kötüsüdür,çünkü işkenceyi uzatır.''(sayfa:90)

''Korkuların karanlıktan doğmadığını anladım;korkular da yıldızlar gibi hep oradadırlar,ama gün ışığı onları gizler.'' (Sayfa:214)

''Aşık,seven kişi değildir;aslında o,sevdiği kişinin mutlak sahibi olmayı amaçlar.Bütün isteği,tüm dünyayı o değerli malından soyutlamaktır.Alıntıları başında nöbet tutan ejderha kadar alçak ruhludur.Dünyayı falan sevmez,tersine tüm diğer canlılara karşı bir umutsuzluk içindedir.'' (Sayfa:218)

''Tabii acı çekeceksin,görmenin bedelidir bu.Tabii için korkuyla dolacak,yaşamak demek tehlike içinde olmak demektir.Büyümek zordur!!''(Sayfa:244)


22 Eylül 2012 Cumartesi

YOK YERE-RYU MURAKAMİ

KİTABIN ADI: YOK YERE
ORİJİNAL ADI: IN THE MİSO SOUP
YAZARI: RYU MURAKAMİ
JAPONCA ASLINDAN ÇEVİREN: HÜSEYİN CAN ERKİN
YAYINEVİ: DOĞAN KİTAP
BASIM: 1.BASKI EYLÜL 2007

Yok Yere Ryu Murakami'nin Şeffaf Mavi'den sonra ki ikinci kitabı aynı zamanda benim de okuduğum ikinci kitabı.Şeffaf Mavi ile aralarında fark var takdir edersiniz ki Yok yere biraz daha gerilim yüklü bir kitap he sizi gerim gerim germiyor tabii o ayrı..

Kitabımızın konusunda değinecek olursak eğer Kenci Japon gece hayatına dair herşeyin pazarlamasını yapan yirmili yaşlarında bir genç arkadaşımız.Günün birinde televizyonda fahişelik yapan genç bir kızın vahşi şekilde cinayete kurban gittiği gün Frank adında Amerikalı bir turistten kendisine rehberlik yapması için telefon alır ve olaylar bundan sonra başlar...

Frank biraz tuhaf bir kişiliğe sahiptir Kenci'nin içgüdülerine göre ki buda doğrudur.Frank daha küçüklüğünden sorunludur öyle ki ilk cinayetini yedi yaşında işlemiştir bundan sonra başına gelenlerde onu artık insan öldürmekten başka bir şey yapamaz hale getirir.Peki Kenci Frank'in elinden sağa salim kurtulabilecek midir??

''Yaşama sevincinizin kaynağı olan içinizdeki çocuk,sineklerin kanatlarını koparıp böcekleri yakmayı bıraktı mı?Ryu Murakami'nin sorusu bu.'' HAKAN GÜNDAY...

ALTI ÇİZİLENLER:

''Her insanın yalan söyleyeceği bir an gelir.Ancak sürekli yalan söyleyen bir insan,yani yalan söylemeyi normalleştirmiş bir insanın,yalan söylediğine idarkı zayıflar ve hatta bazı durumlarda yalan söylediğini bile unutur.Bu tür insanlar tanıyor ve yaklaşmamaya dikkat ediyorum.Bunlar dünyadaki en belalı,en tehlikeli insanlardır.''(Sayfa:41)

''Kötü niyet,yalnızlık,keder,kızgınlık gibi olumsuz duygulardan doğar.Değerli bir şey elinizden alındığında,sanki bir parçanız bıçakla kesilmiş gibi olur,bir oyuk kalı, işte orada doğar kötü niyet.'' (Sayfa:82)

''Yalan söylemezlerse yaşamlarını sürdüremeyeceklermiş gibi davranıyordu herkes.''(Sayfa:97)

''Hayatımın son perdesini senin ellerine bırakıyorum..''(Sayfa:139)


21 Eylül 2012 Cuma

SİSLE GELEN YOLCU-JEAN CHRISTOPHE GRANGE

ORİJİNAL ADI: LE PASSAGER
YAZARI:JEAN CHRISTOPHE GRANGE
FRANSIZCA ASLINDAN ÇEVİREN: TANKUT GÖKÇE
YAYINEVİ: DOĞAN KİTAP
BASIM: 1.BASKI HAZİRAN 2012



Sayılı yazarladandır benim için Grange yeni kitabı çıksada okusak diye beklediğim çok şükür uzun aradan sonra yeni kitabı ile kavuştum da ağzımın tadı ile okudum gerçi ne kadar uzun sürsede bitirmem yine de iyi oldu çünkü çabucak bitirincede pişman oluyorum ''tüh keşke daha yavaş okusaydım'' diye o yüzden bu sefer bir pişmanlığım yok yani geç bittiği için:)) neyse canlarım en iyisi kitabımıza geçelim..


Grange'ın kitaplarından alışkınızı olayların biraz yavaş gelişip sonra birden bire atağa kalkmasına bu kitapta da aynı olay devam etmekte kitap sonradan açılıyor her zamanki gibi ama ne açılmak öyle böyle değil..Mitolojik bir cinayet sonrasında Pierre-Janet İhtisas Hastanesine gelen psişik bir hasta sonucu olaylar başlar.Psikiyatır Mathias Freire.Evsiz Victor Janusz.Ressam Narcisse.Kalpazan Nono.Ve yine psikiyatr François Kubiela.Beş farklı kişi,beş farklı kişilik ve tek bir insan...Kitabımızın konusu aslında bu şekilde özetlenebilir. 

Evet bu kadar kısa şekilde özetleyebilirim kitabımızı beş farklı kişilik ve tek bir insan olarak ki gerçekten de öyle kendini bulma çabası ve müthiş bir kovalamaca aynı zamanda da heyecan var daha ne olsun yani herzaman ki gibi okunulası bir Grange kitabı olmuş sadece sonu biraz bana o kadar koşuşturmadan sonra yavan geldi ama yine de olsun ben beğendim.Tavsiye edilir..

Her ne kadar benim gönlümün birincisi hala Siyah Kan olsada Sisle gelen yolcu da fena değildi:))

11 Eylül 2012 Salı

ŞEFFAF MAVİ-RYU MURAKAMİ

Selam canlarım biliyorum epey oldu görüşmeyeli ve şunun da farkındayım Ne okuyorum bölümün de Sisle Gelen Yolcu var ve onun yazısını yazmam gerekiyor ama benden kaynaklı olmayan sebeplerden dolayı epey uzun kaldığı için elimde araya başka bir kitap alayım da kafam yerine gelsin diye düşünerekten Şeffaf Mavi'yi okumaya karar kıldım zira çok merak ediyordum iki Murakami arasında ki farkı okudum anladım sizlerede tavsiye ederim.

İlk önce size Ryu Murakami hakkında yapmış olduğum araştırmadan bir kaç bilgi vermek istiyorum ki kendisi hakkında bir izlenim edeinebilesiniz diye..

RYU MURAKAMİ

Ryu Murakami kendisi 1952 Nagasaki doğumlu hem yazar,hem yönetmen,hem senarist.Sanat okulunda okurken kitap yazmaya karar verir ve Şeffaf Mavi'de kendisinin ilk kitabıdır.Yazarıntasvirlerinden dolayı okudukça olayları gözünizde canlandırabiliyorsunuz.(Ki buda bence bir yazarda olması gereken en önemli özelliklerden birisi diye düşünüyorum.)Ryu Murakami'nin ülkemizde tanınmaısına yardımcı olan yazar ise Hakan Günday.Ki zaten Şeffaf Mavi'yi okurken PİÇi aklıma geldi sürekli.Bizim çok sevdiğimiz Haruki Murakami ile aralarında bence çok çok fark var ve iksini kıyaslamak yapılabilecek en büyük yalnışlardan olabilir ama bence yine de denemelisiniz.


KİTAP ADI:ŞEFFAF MAVİ
ORJİNAL ADI:KAGİRİNAKU TOMEİ Nİ ÇİKAİ BURU
YAZAR:RYU MURAKAMİ
JAPONCA ASLINDAN ÇEVİREN:CİHAN ARKIN
YAYIN EVİ:DOĞAN KİTAPÇILIK
BASIM:1.BASIM MART 2007

Kitabımız iki kültür arasında kalmış bir kasaba da bir grup gencin yaşadıkları vahşi hayatı anlatılıyor.Bu hayatta başınıza gelebilecek bütün olumsuzluklar,kötülükler,bir insanın hayatında yaşamaması gereken herşey var.Fakat bir taraftan baktığınızda da bu gençler bu vahşi hayatı,uyuşturucuyu,işsizliği,fuhuşu özgür iradeleri ile tercih etmişler ve kendilerine ikinci bir çıkar yolu sunmamışlar.Kendi hayatlarını kendilerine yaşanmaz hale getirmişler resmen.

Ben Şeffaf Mavi'yi okurken çok etkilendim o bir grup gencin yaşayışları,içinde bulundukları o zorluklar,maruz kaldıkları davranışları okudukça kendimi kitabın içinde buldum.Zaten yazarın tasvirleri ile de kitabın içine girmeniz o bir grup gençten biri olmanız kaçınılmaz oluyor..Kitapların başları benim için ne kadar önemli ise sonları da bir o kadar önemli çünkü o kitap başlayışı ile sizi nasıl içine çekebiliyor ise bitişi ile de sizi bir süre kendisine esir edebiliyor.İşte Şeffaf Mavi'de hem başlayışı,hem bitişi ile beni kendisine çekmeyi ve orada barımdırmayı çok iyi başardı.Sizlere de öneririm..