26 Aralık 2011 Pazartesi

BUGÜN..

Dün sevgili Canan ablacım ile Evren'e mesajlar gönderdik ''iyi birşeyler olsun ne olur'' diye dün bekledik bekledik hiç de iyi birşey olmadı her ikimiz içinde vazgeçmedik daha ısrarcı olalım da bari yarın iyi birşeyler olsun dedik yine Evren'e mesajlar gönderdik bugün için ne olur güzel birşeyler olsun diye bakalım benim için olmuş mu Evren sesimi duymuş mu?

Sabah şirkete geldiğimde herşey gayet normal gidiyordu işlerim tıkır tıkır işledi sonra bir müşteri aradı bizim sevimsiz kendini bişey sanan müşteri ile ilgilenmek kendilerine dünya'nın en ağır yüküymüş gibi gelen müşteri temsilcilerimizden birisine aktardım zor zar konuştu hazretleri müşterinin bilgilerini istemişmiş kendi mailine gönderilmesi gerekliymiş vay efendim onun adına mı konusurusmusum anaamm benim sinirlerim attı mı o zaman alın kendınız konusun zahmet olmazsa dedim şak aktardım teli ama istediğim cevabı veremedim ya sinirimden kudurdum resmen sonra intikamımı almak üzere askıya aldım bu olayı.Neyse gün ilerledi bizim ofis sırf kız olduğu göstermelik bir kaç tane erkek olduğu için eğleniyoduk kızlarla bu arada bir bir yılbaşı sepetleri geldi şirketimize bi tanesini açtık içindekileri dağıttık tabiibenim celibon hastası olduğumu bilen kızlar bana celibonu verdiler ben de ayıla bayıla yedim keyfim yerine geldi:) Sonra patronumuzun kızı geldi dediki çekiliş yapıcaz sizde katılır mısınız? aa olur dedik katıldık aman kağıtları hazırlayıp çekmesi de bi olay bi şenlik oldu tam üç kere çektik çektik durduk kağıtları bu arada ben yüzsüzlük yapıp kime çıkarsam bana ya bi kutu celibon yada kitap alabilir diye bas bas bağırdım:D gülmekten öldük:) neyse çekiliş işini de halettikten sonra kime kime çıkmış vay efenim ne alsam dedikodusu başladı:)

 Tam dedim oh günüm güzel geçiyor heralde güzel bitecek ama nerde geçenlerde sevdiğim arkadaşlarımı kendi yaptığım hata yüzünden kaybettiğimi yazmıştım ve geri kazanmak için bişeyler yaptım ama taa ki bugüne kadar bi ses soluk çıkmamıştı bugün mail geldi haklı olduğu gereçekleri sıralamış arkadaşım birbir okudum hatalı olduğum tekrar yüzüme çarptı ama ne yalan söyliyim içimde az daolsa bi umut vardı eskisi gibi olamazsak da belki affeder diye düşünmüştüm ama hiçdeöyle olmadı ne yapalım haklı canı sağolsun..Sonra bi olay daha oldu birkaç ay önce benim üniversiteden arkadaşıma çok kızmıstım aramızda belirsiz birşeyler var kendisi ile ama ben artık böyle saçma sapan olaylara tahammül edemediğim için esip gürledim haklıydım çünkü yaşananlarda ve görüşmedim bugün merak etmiş beyefendi mesaj atmış gayet soğuk bir şekilde yanıtladım başka mesajınada cevap vermedim zaten bide ona sinirlerim bozuldu.

 Öyle böyle derken gün bitti evime,odama,kitabıma,huzuruma kavuştum güvendeyim rahatım ya Canan ablacım bugün bunlar oldu anlayacağın yani Evren yine duymadı en azından beni peki ya seni duydu mu?ya da sizleri??

25 Aralık 2011 Pazar

TAHT OYUNLARI BUZ VE ATEŞİN ŞARKISI 1 (GEORGE R.R. MARTIN)

Taht oyunları ile sevgili abişim aracılığı ile tanıştım dizisini Türkiye'de yayınlanmadan önce izlemiş arşivlerine katmış ve çok da iyi yapmış sayesinde bende birinci sezon bölümlerini bir solukta izledim ve bitirdim ama ikinci sezon bölümlerinin Nisan 2012 de yayınlanacağını duyuncada hepsini birden neden izledim ki sanki diye düşünüp durmaktan kendimi alı koyamadım çünkü öyle bir yerde bitmişti ki beklemek eziyet olacaktı benim için:( Sonra kitabı da var aynı zamanda demesin mi abişim(niyeyse bu konuda pek bi cahil kalmışım cık cık yakıştıramadım kendime:) ) ''ayy hemen alayım ozaman'' dedım ''bence diziyi bitirip öyle al kitapları dedi sonra aradığını bulamazsan keyif alamazsın ikinci sezonu izlerken'' dedi bir yanım haklı buldu abişimi çünkü kitaplardan uyarlanan dizi yada filmlerin çoğunda bu zamana kadar aradığımı pekde bulamamıştım bilemem siz de öyle misiniz? ama bir yanım da meraktan çatlayıp duruyordu her zaman ki gibi birde üstüne çok satanlar listesinde gördükçe hepten kuduruyordum:) en sonunda dayanamadım ve bu sene ki fuardan serinin kitaplarının üçünü de aldım oh da çokta iyi ettim:) Neyse çenem düştü en iyisi kitabı anlatıyım sizlere:)

 Şimdi ben ilk önce diziyi izileyip de kitabını sonradan okuyanlardan olduğum için kitabı okurken karakterler gözümün önünde sahneleri ile birlikte bir bir canlandı sanki diziyi yeniden izlemiş gibi oldum canlarım evet anlamış olmalısınz ki bir dizi ile bir kitap aynı bire bir bu kadar ilerler kitapta ki detayların hiç birinin atlanmadığını gördüm dizide yemekler,kıyafetler,yaşanılan yerler kitapta o kadar iyi anlatılmış ki dizide de aynısını yansıtmışlar yani kesinlikle kitap süperdi dizi de süperdi.Bilmiyorum belki de diziyi ilk önce izlediğim için ben her sahneyi tekrar tekrar yaşadım ve bu gerçekten çok hoşuma gitti çünkü diziyi çok severek izlemiştim son sahnesi hala aklımdan çıkmaz mesela kitapta da tekrar onu yaşamak çok güzeldi ayy hele ki dizinin müziklerine bayıldığımı belirtmeden geçmek istemem:)

Yani canlarım demem o ki isterseniz diziyi izleyip ilk kitabı öyle okuyun,yada kitabı okuyup diziyi öyle izleyin ama sizi temin ederim ki hangisini önce yaparsanız yapın aradığınızdan kat kat fazlasını bulacaksınız buna emin olabilirisiniz..Şimdi ben karar veremiyorum serinin kitaplarını okumaya devam edeyim yoksa yine diziyi izleyip sonra mı okuayayım? Çok kararsızım://
 

 Ama ne olursa olsun; kış geliyor...

17 Aralık 2011 Cumartesi

KÜÇÜK MUCİZELER DÜKKANI-DEBBIE MACOMBER

Ne desem şimdi size bu kitap hakkında bilemedim ama şunu söyleyebilirim sanırım ne çok iyi,ne çok kötü evet bence vasat bir kitap olmuş yazım hataları ve devrik cümleler çok var bu da okurken sizi biraz yoruyor açıkçası ama vasat bir kitap olduğu için okumakta zorlanmıyorsunuz.

Hikayemiz 'Bir Yumak Mutluluk' adında bir tuhafiye dükkanının açılması ve dükkan sahibinin örgü dersleri vermesi ile tuhafiyeye gelen kadınların birbirleri ile olan ilişkisini konu ediniyor aynı zamanda bu dört kadının hayatlarına da sırayla yer veriliyor kendi özel hayatların da ne gibi sorunlar yaşadıkları anlatılıyor.Zamanla başlarından kötü olaylar geçen bu dört kadının bir süre sonra hayatlarında kalıcı mucizeler gerçekleşmeye başlıyor ve buda 'Bir Yumak Mutluluk' adlı tuhafiye dükkanı sayesinde gerçekleştiğine inanıyorlar.İşte böyle örgü örmek ve mucizeler üzerine kurulu tek düze bir roman olmuş canlarım nasıl Bestseller olmuş onu da anlamış değilim açıkçası:)

 Hee yanlız benim de ilerde kendi kitap,kahve,kurabiye dükkanı açma hayallerim olduğu için kendi küçük dükkanını açıp içinde huzurlu huzurlu vakit geçiren sevgili kahramamınımızı kıskanmadım değil hani:) umarım benim de hayallerim gerçek olur canlarım tabii sizlerin de:))

16 Aralık 2011 Cuma

GERÇEK RENKLER-KRISTIN HANNAH

Sevgili yazarımız Krıstın HANNAH yine bence süper bir iş çıkarıp herkesin ailesinden örneklerin olduğu,ders çıkarabileceğimiz,sıcacık,samimi bir roman ile karşımıza çıkmayı yine başarmış canlarım..

 Kitabımızda üç  kız kardeşin annelerinin ölümünün ardından yaşadıkları tüm sıkıntılara,bazen birbirleri olan kavgalarına bile direnmeleri anlatılmı.Haksızlıkların,yanlış anlamaların bir gün elbet son bulacağına,ne olursa olsun sevginin ve iyi niyetin galip geleceğine deyinilmiş.Hayatta insanın bir kardeşinin olmasının ne kadar önemli olduğunu kitabı okurken ben bir kez daha anladım çünkü ne olursa olsun etrafınızdakiler size karşı dursalar dahi yada tek kaldığınızı düşündüğünüz anda sizin yanınızda olan kişi,sizin sırtınızı yaslayabileceğiniz tek kişi kardeşiniz oluyor kim ne derse desin.O yüzden iyi ki canım abişim var !

Yani demem o ki canlarım alın ve okuyun derim Gerçek Rekleri eminim çok beğeneceksiniz hee yok ben daha Krıstın HANNAH ile tanışmadım diyorsanız o zaman daha ne bekliyorsunuz derim size:)
 
Hepinize iyi okumalar,bol kitaplı günler dilerim:))

14 Aralık 2011 Çarşamba

MİMMMMM

Öncelikle beni Mimleyen sevgili CİMCİME'ye çookk teşekkür ederim:)

Hakkımızda 7 gerçeği paylaşalım öyleyse:)

1) Kahvesiz ve kitapsız duramam

2) Parfüm bağımlısıyımdır yatarken bile sıkar öyle yatarım:)

3) Arkadaşlarıma çok önem veririm elimden gelen ne varsa yaparım onlar için

4)Kahveye olduğu kadar kupalarada çok önem veririm koleksiyon yaparım

5)Canım neye sıkılırsa sıkılsın karşımda ki insana belli etmem gülerim

6) Çok hasas bir yapıya sahibim alınganımdır bu huyumu hiç sevmem

7) Kitaplarımı kimse ile paylaşmam paylaşm dahi en güvendiğim insanlara veririm :) alana kadar da peşini bırakmam sapık mıyım yoksa:))

12 Aralık 2011 Pazartesi

ESKİ İŞ YERİNDE İLK GÜN..

Dün gelen haber üzerine sabah erkenden uyandım bir güzel hazırlandım duamı edip,babişimi öpüp evden çıktım..Çalışma saatlerimiz eskiden sabah 08:30 akşam 18:30 idi ancak yoğun trafik nedeni ile yarım saat değişkliğe uğramışyani sabah 08:00 akşam da 18:00 olmuş bende eski saate alışkın olduğum için bir on dakika rötarlı gittim ama şirkete girer girmez aman efenim ne karşılama sanki Başbakan gelmiş:) o derece illallah ettirmiş işten çıkarılan vatandaş arkadaşlarımı:)
 
Neyse efenim arkadaşlarımla öpüşüp koklaşma faslı bittikten sonra masama kuruldum amaaan ne göreyim masam rezalet halde pis tozlu nasıl çalışmış öyle tozlu masada hayret vallahi masanın alt rafına tıkıştırmadık eşya bırakmamış bi süre onları temizlemekle uğraştım sonra bilgisayarımda ben çıkmadan önce tuttuğum dosyalar vardı şirket için önemli olan gayet düzenli bir şekilde bıraktığım dosyalarımı Allah'a emante buldum aynı dosyayı  bir ton farklı yere kaydetmıs sevgili arkadaşımız neden mi?Çünkü excel,word gibi temel programları kullanmayı meğersem bilmiyormuş bu hanım kızımız bunu duyunca şok geçirdim tabii ben:)Neyse gereksiz dosyaları da temizledikten sonra beni gördüğüne en çok sevinen kişilerden biri olan patronumuzun kızı olan Esen Hanım başladı kızdan şikayet etmeye vay arkadaş neymiş böyle  anlamadım gitti!:) Sonra bana neyse ki geldin seninle çok işimiz var dedi benim beynimde alarm çanları çalmaya başladı:) sunum yapmaya giderken yanında götürdüğü bavulunu açtı düzenledi şimdi bunlara numara verip o şekilde liste yap ki müşterinin yanında kalite kodlarını yazmaya uğraşmayalım dedi akıllıca neden mi?Çünkü kalite kodu dediğimiz olay kumaşın adı ve soyadı diye tabir edebiliriz ama bunu müşterinin yanında yazmak çok zor oluyor özellikle sayfalar dolasu seçince bir müşteri dahada zor oluyor o nedenle bulduğu çözüm gayet mantıklı geldi bana ve giriştim işe neyse ki yüzümü kara çıkarmadım da işden çıkmadan önce onu bitirmiş oldum yarına sadece teferruat kısmı kaldı.Tabii onun yanında bir çok iş çıkmadı mı heralde çıktı arayan müşteriler,showrooma gelen müşteriler(ki benim yerim showroom olduğu için onlar ile de ben ilgilenmek zorundayım) sonra sözleşmeler falan filan yani anlıycağınız bugün akşam nasıl oldu hiç anlamadım sadece iki kupa kahve içmeye fırsatım oldu okadar..

Şuan nasıl mı hıssediyorum?Öncelikle çok yorgunum ama mutluyum arkadaşlarıma kavuştum sevdiğim ortamdayım anlıyacağınız evime geri döndüm diyebilirim:)umarım herşey böyle devam eder. (ki sanmıyorum şubat ayında fuar var ve çıldırmama az kaldı çünkü fuar hazırlığında gözümüzü bile açamıyoruz tekstilde çalışanlar bilir:) )

Yeni maceralarda görüşmek üzere canlarımm:))

11 Aralık 2011 Pazar

TİLKİ SEDA :)

Bilirsiniz bir atasözümüz vardır ''TİLKİ'NİN DÖNÜP DOLAŞACAĞI YER KÜRKÇÜ DÜKKANIDIR.''evet bu atasözü tam benlik neden mı?Anlatayım.İş yaşantım pek sabit değildi bu bir sene boyunca hem çok sevdiğim,kendimi evim de gibi hissettiğim,aynı zamanda kimi zaman çıldırdığım, üçbuçuk senemi verdiğim, deyim yerinde ise orada büyüdüğüm, tekstil sektörüne ait ne varsa orada öğrendiğim firmamdan üniversite de okuduğum bölümüm ile ilgili bir iş yapmak istediğimden ayrıldım.(Buarada ne okudun derseniz  Dış Ticaret mezunuyum ben)

Neyse nitekim yapacağım işi de bulmuştum çok iyi bir elektronik ürünler satan firmanın tek ithalat sorumlusu olarak hayal ettiğim pozisyona ulaşmıştım ama gelin görün ki işler hayal ettiğim gibi,düşündüğüm gibi gitmedi maalesef aslında işim çok rahat fakat sorumluluğu çok ağırdı evelallah sorumluluktan korkmam herşeyın üstesinden gelirim ama firmanın içerisinde hakim olan karışık düzenden ve bu düzensizliğin sorumlu tutulu olduğu birimin başında olmak ne benim ne de ailemin tahammül edeceği birşeydi o yüzden maalesef çok büyük umutlarla ve sevinerek başladığım işimden ayrılmak zorunda kaldım.Birkaç ay evde dinlendim bu arada ayrıldığım iki firmada beni tekrar çağırdı fakat gitmek istemedim bu süre içinde bir sürü başvuru yaptım ama istediğim gibi yerler olmayınca başlama gereksinimi duymadım acele etmedim sabrettim.Ramazan ayında eski firmamdan tekrar aradılar ve gittim başladım ama o sıralarda yaptığım başvurulardan geri dönüş oldu iyi bir nakliye firmasından ithalat operasyon birimine kabul edilmiştim şans bu ya! Neyse gittim görüşmeye başla hemen dediler eski işyerimile konuştum çok anlayışlı davranıp tamam dediler ve gittim başladım. 

 Ya ben tekstilde  ki arkadaşlarıma çok alıştığım için,orayı evim gibi gördüğüm için bu firmaya çok zor katlandım, çabaladım, çok çalıştım ama gelin görün ki çalışma arkadaşlarım beni benimsemediler,işi göstermediler,öğretmeye çalışmadılar, ben kendim yanlarında dikilerek öğrenmeye çalıştım, yapmaya çalıştım başardımda!Ama bir gün kıyamet koptu ve patronun yanında şefim ile tartıştım ve o son oldu aldım çantamı çıktım oradan çünkü ne olursa olsun benim hayatta tahammül edemeyeceğim şeylerden biri haksızlıktır,çabamın emeğimin görülmemesidir!Gözüm döndü resmen eve nasıl geldim bilmiyorum babişime anlattım hak verdi sağolsun canım babam...(onu çok seviyorum!)


Şimdi ise dedim ya tilkiyim ben diye:) ilk firmamda benim yerime gelen arkadaşlardan memnun kalmamışlar son kez beni yine çağırdılar ben de bu yaşadıklarımdan büyük dersler alarak ve artık emekli olana,yada evlenip başka şehre gidene (olasılık :) ) kadar son kez kabul ettim ve bu tilki arkadaşınız yarın eski arkadaşlarına,kumaşlarına kavuşuyor çok mutluyum:) kim ne derse desin insanın alıştığı iş,alıştığı ortam gibisi yok:))

BIÇAK SIRTI-TESS GERRITSEN

Off off offf diyorum ve sizler de benim ne demek istediğimi çok iyi anlıyorsunuz değil mi? Evet şahane bir Tess abla kitabı ile karşı karşıyayız gerçekten buda diğerleri gibi süper olmuş.

 Kate mesleğinin henüz başlarında ve çok başarılı bir anestezi hemşiresidir arkadaşı Ellen 'ın geçireceği basit bir safra kesesi operasyonunda görevlidir ilk başlarda herşey çok norma giderken birden ortalık karışır ve işler çığrından çıkar ve Ellen Kate'in gözleri önünde ölüveririr ve suçlu Kate dir! Acaba gerçekten öyle mi dir?Yoksa hepsi geçmişin izlerini yok etmeye çalışan birilerinin işi midir? İşte olaylar bundan sonra başlamaktadır sevgili arkadaşlarım kitapta gerilim,macera,aşk ne ararsanız var vallahi tadına doyamadan yaladım yuttum kitabı diyebilirim sizde kaçırmadan alın okuyun Tess ablamızın nimetlerinden faydalanın derim canlarım:)   

İşte kitaptan beğendiğim bir kaç cümle sizler için belki okumanızı daha çok hızlandırabilirim :)

''Zaman alıyor...
İyileşmek,unutmak zaman alıyor.''
Bense şöyle diyorum onlara :
Bu iyileşme kayıtsızlık ve unutkanlıkta yatmaz
Onun yattığı yer
Senin hatıralarındır.
Denizin tenindeki kokusudur;
Kumda bıraktığın küçük,kusursuz ayak izlerindir.
Sona eriş diye bir şeyin olmadığının anımsanmasıdır.
Ve sen burada,şimdi ve her zaman,denizin yanı başında yatarsın.
Aç gözlerini.Dokun bana.
Güneş parmaklarının ucunda.
İşte iyileştim.
İyileştim...(SAYFA:10)


''Delilik tehlikeli olabilir,ama aynı zamanda tatlı bir kederden öteye de geçemeyebilir.Acıya karşı insaflı ve sevecen bir kalkandır.''(SAYFA:298)

Hadi bakalım okumak için erteleyin de göreyim sizi :)))

10 Aralık 2011 Cumartesi

PRAG MEZARLIĞI-UMBERTO ECO

Prag Mezarlığını fuardan çok isteyerek almıştım ama maalesef yarım bırakılmış bir kitap ile karşınızdayım sevgili dostlarım aslında bir kitabı böyle yüzüstü bırakmaktan hiç ama hiç hazetmem ama inanın çok çok uğraştım,dayandım,sabrettim ama yapamadım gele gele 105.sayfaya kadar gelebildim ondan daha fazlasına gidemedim kaldı ki ben gitmek istesem de kitap izin vermedi zaten:)

Yemek kitabı mı okuyorsunuz? Yoksa kendi benliğini bulmaya çalışan bir zatı muhtereme mi yardımcı oluyorsunuz vallahi şaştım kaldım.Beyfendiciğimiz bildiğiniz hikayeyi anlatmayı bırakıp yemek tarifleri veriyor kimi zaman ayy işte benim o sıralarda ortadan çatlayasım geliyordu.Yani benim 105.sayfaya kadar okuduğum yerden anladığım kadarı budur canlarım ama siz okudunuz mu? Beğendiniz mi?Kitabın kalanı nasıl dı bana da anlatırsanız sevinirim çünkü bu yakınlarda tekrar Prag Mezarlığı ile ilgileneceğimi sanmıyorum canlarım..

9 Aralık 2011 Cuma

İLK ADIM..

Az çok biliyorsunuz kötü zamanlar yaşayıp bunun akabinde kendimi herkesten soyutlayıp o an ki ruh halimle doğru sandığım fakat yanlış şeyler yaptığımı ve bunun sonucu olarakda benim için ne değerlilerimi kaybettiğimi.İşte ben de bu gidişe dur demek ve artık ne olacaksa olsun diyerek sevgili arkadaşım Mehmet sayesinde cesaretimi topladım ve bu kötü gidişi durdurmak için ilk adımı attım...

 Biliyorum aradığımı ya da yüz yüze konuştuğumu falan düşündünüz değil mi? Ama malesef bilemediniz içimde ki herşeyi anlatan ve neden böyle olduğunu açıklayan ve özür dilediğim bir mektup yazdım yanına bir de hediye ekledim ve gönderdim.'Hadi ama ne çocukça yada neden böyle yaptın keşke konuşsaydın' dediğinizi duyuyorum merak etmeyin ama yapamadım cesaretim yoktu o kadar anca bu kadarına cesaret edip kalkışa bildim üzgünüm..

 Şimdi ise merakle gerçekleşecek olan sonucu beklemekteyim umarım güzel sonuç alabilirim.Alamazsam da kendim edip kendim bulduğum için söylenecek pek fazla bir şey yok sanırım.Ama en azından ben pişmanlığımı dile getirmek için ilk adımı attım sanırım önemli olan da hatamı anlayıp özrümü dilemekti ve ben korkmama rağmen bunu yaptım umarım her şey güzel olur..

8 Aralık 2011 Perşembe

Neler Okumuşum??

Canlarım bloguma yazmadığım zamanlarda boş durmadım elimden geldiğince çok okumaya çalıştım şimdi bi liste yaptım neler okuduguma dair umarım atladıklarım olmamıştır ama bana geliyor ki oldu neyse artık onlarıda aklıma geldikçe eklerim:)

AKLINDAN BİR SAYI TUT-JOHN VERDON: Bu kadar beğeneceğimi düşünmemiştim açıkcası ben bu kitabı her an böyle tetikte okuduğum bir kitap oldu ve gerçekten çok beğendim.Sizlere de tavsiye ederi..

 KELEBEK-HENRİ CHARRIERE: Tavsiye üzerine aldığım ve okumaktan çok çok büyük keyif duyduğum kitaplardan birisi oldu Kelebek bazen heyecanla,bazende çok duygulanarak okudum kürek mahkumlarının hayatlarını.Kitaplığım da olduğu için çok mutluyum ikincisini de en kısa zamanda edineceği sizlerede tavsiye ederim..

ŞAİRİN ROMANI-MURATHAN MUNGAN: Aslında Murathan MUNGAN'ın yazılarını hep internet üzerinden takip etmiştim kitapları hakkında bilgi sahibiyim ama daha önceden hiçalıp okumuşluğum olmadı en sonunda Şairin Romanı ile MUNGAN okumaya da başlamak istedim ama sanırım ilk başlangıç olarak yanlıs bir seçim oldu benim için çünkü bu kitabı hiç beğenmedim ne yalan söyliyim herşey o kadar uzun uzun anlatılmış ki bir yeri okurken bir kaç satır yukarı dane yazıyordu diye unutuveriyosunuz baze yanı bana öyle oldu en azından ve bi sürü yazarlar,şairler,düşünürler,bilginler bi sürü yazı ustası hakkında bilgi veriyor ve olaya onları da katıyor hepsının akılda kalıcılıgı zor oluyor açıkçası o yüzden pek sevmedim.Ama yine de okumak istersenizsiz bilirsiniz derim..

BİRGÜN-DAVID NICHOLLS:  Bu kitabı da okuyup okumamak arasında gidip gidip geldim açıkçası çünkü daha önce hiç aşk romanı okumamıştım ne biliym beni çekmemiyorlardı hiç bende inadı bıraktım hadi bismillah dedim başladım ve gerçekten beğendim hem üzüldüm,hem eğlendim,hem de ders çıkardım okurken keşke daha önce okusaymışım dedim kendime hatta ve böylelikle aşk romanların da el attım:) ama filmine gidemedim onu da bi şekilde izlerim artık ayy çenem düştü okumadıysanız okuyun derim canlarım:)

KIŞ BAHÇESİ-KHRISTIN HANNAH: Ateşböceği Yolu'nu okuduktan sonra Kış Bahçesi'ni de güle oynaya,seve isteye aldım:) ve çok çok çok beğenerek okudum.Bu sefer kitapta bir ailenin hem yok oluş hem de tekrar ayağa kalkışlarına tanık oluyoruz.Ve tanık olurken de üzülüyoruz,etkileniyoruz ve kitabın sonunda da şaşırarak kalıyoruz yani anlıyacağınız Khrıstın HANNAH yine yapmış yapacağını şimdi Gerçek Renkler ise okunmak üzere  beni bekliyor ve fazla bekletmeye niyetim yok.Eğer siz de Khrıstın HANNAH ile tanışmadıysanız henüz daha fazla ertelemeyin derim ben..

KÜÇÜK APTALIN BÜYÜK DÜNYASI VE GERİ KALAN HERŞEY-PUCCA 1-2: İlk kitabı canım arkadaşım Mehmet'cım doğum günü hediyesi olarak alıp yollamış bana zaten genelde kendısı yollar bana hediye kitap:) neyse çok konuştum bu kadar  beğeneceğimi güleceğimi ve kendimden birşeyler bulacağımı hiç tahmın etmemiştim ne yalan söyliyim ama çok güzeldi kitabı bitirdim ve zaten ikincisi de o ara çıkmıstı hemen aldım fuardan ve onuda çok beğendim zaten kitabın adından anlıyacağınız üzere ilk kitabın kalıdğı yerden başlıyor oda çok güzel ve çok eğlenceli idi okumadınız mı? okuyun,eğlenin derim:)

ODA-EMMA DONOGHUE: Off off off diyorum sanırım ne söylemek istediğimi anladınız Oda alınacaklar listemde idi ancak hep almayı erteliyordum fakat görüşlerine çok önemverdiğim sevgili Canan ablacım kitabı okuduktan sonra şiddetle tavsiye etti ve bende onunla birlikte gittiğimiz fuardan hemen aldım Oda'yı bu sefer geciktirmeden başladım ve yine yine bunu söylemekten nefret ediyorum ama keşke geciktirmeseymişim dedim:( Oda bir anne ile oğlunun dış dünyadan ayrı bir şekilde küçük bir oda da yaşamlarını anlatıyor kahramanımız küçük Jack çok ama çok tatlı kahraman dedim çünkü annesini ve kendisini küçük Jack kurtarıyor odadan olaylar ondan sonra gelişmeye başlıyor.Kitap küçük Jack'ın ağzından anlatıldığı için rahat okunuyor sıkılmanıza imkan yok çünkü o kadar güzel bir kitap ki elinizden bırakamıyorsunuz ben okurken çok duygulandım ve çok etkilendim sizde okuyun derım...

KADER-P.C CAST/ KHRISTIN CAST: Evet bu isimleri gördüğünüz de anlıyacağınız üzere Gece Evi serimizin son çok kitabı KADER açıkçası bir önceki  kitap daha bir güzeldi daha bir heyecanlı idi ben bu seferkini çok tatmin edici bulmadım ne yalan söyleyeyim kitabın adı da bence Kader değil Kaos olmalı imiş çünkü kitapta kader ile ilgi bişey pek dikkat çekici değildi hiç yokda değildi tabii ama bence Kaos bu seferki sayıda daha uygun olurmuş gibi geldi bana.Bilmem aranızda bu seriyi okuyan ve bana katılan var mı?

 MEFİSTO KULÜBÜ-TESS GERRITSEN: İşte benim JEAN CHRISTHOPE GRANGE dan sonra gerilim kitaplarında en çok sevdiğim yazarlardan kendisi bayılıyorum çok seviyorum hastasıyım:) ama gelin görün ki o kadar sevmeme rağmen ben sadece okumadığım tek kitabı en son çıkan olduğunu sanırken okumaya ara verip yeniden başlayan ve Tess ablamızın kitaplarının hepsini bir ayda bitiren sevgili abişim dedi ki: 'Seda bu yazarın seride ki Mefisto Kulübü adlı kitabı eksik' ben o seriye dahil dedim aman efenim biz bi tartıştık bi tartıştık görmeniz lazım:) nitekim en sonunda ben hatamı anladım abişimin haklı olduğunu anladım ve edebimle sustum :) fuardan da hemen Mefisto Kulübü ile Bıçak Sırtı'nı aldım okuduktan sonra birkez daha anladım ki abim haklı imiş:) ayy çok konuştum kitap nasıl mıydı sormanıza gerek var mı? :) bir gece de okduum bitirdim aslında pek de ıyı yapmadım bütün gece rüyamda şeytanlarla uğraştım,gündüz kursa giderken amanin biri beni takip mi ediyor diye paranoyaklaştım Grange'ın Siyah Kan'ın da olduğu gibi :) çok beğendiği anladınız heralde:) Tess ablamız ile tanışmadıysanız eğer acele edin çevrilmekte olan iki kitabına yetisin derim hee bu arada umarım yenikitaplar Martı Yayınlardan değilde Doğan Kitapdan çıkar çünkü Martı da çok yazım hataları ve ifade bozuklukları oluyor pek tadına varamıyorsunuz ama bence yine Martı dan çıkacak çünkü fuarda konuştuğumuz stand görevlisi amca ile sohbetimizde çıkacak iki kitabı daha var dedi biliyorum dedim oradan anladım yine Martı dan yayınlanacağını neyse umarım bu sefer aynı hatalarla karşılaşmayız..

KARA YAĞMUR-KARL OLSBERG: Amaann sevgili dostlar merak ediyordum bu kitabı keşke hep merakımla kalsaymışım vallahi:) ne yalan söyleyeyim hiç hiç beğenemdim bitirene kadar canım çıktı o beni okudu ben mi onu bilemedim yani:) pek tavsiye etmem ama siz bilirisniz tabii:)


KAR MELEKLERİ-JAMES THOMPSON: Bu kitabı da inernette ki yorumlardan araştırdım ettim okumalıyım dedim aldım okudum.İyi mi ettim eh işte öyle pek ahım şahım bir kitap değil ama yinede benim Finlandiya'da geçmesi oradan esintiler vermesi çok hoşuma gitti aslında vasat bir kitaptı bana göre yani idare eder..Okumadıysanız aceleye gerek yok derim:)

SERENAD-ZÜLFÜ LİVANELİ: Zülfü LİVANELİ'yi okumaya LEYLA'NIN EVİ ile başladım ve doğru tercih ile başladığım için çok şanslıyım ve bana tercih yapmam da yardımcı olan arkadaşım  Gizem'e de çok teşekkür ederim..Serenad son kitabı idi LİVANELİ'nin ve ben bunu da okuduğum için çok mutlu oldum çünkü gerçekten çok beğendim çok duygulandım hem 60 yıllık bir aşka tanık oluyorsunuz hem de Yahudi Soykırımı ve Mavi Alay olaylarına şahitlik ediyorsunuz bir nebze.İnsanı derinden etkileyen çok çarpıcı bir kitaba daha imzasını atmış Zülfü  Livaneli bu kitabını okumadıysanız eğer tavsiye ederim..

 MALAFA-HAKAN GÜNDAY: Kinyas ve Kayra en çok merak ettiğim kitabı idi Hakan GÜNDAY'ın ve alıp okuduğum zaman merak etmekte ne kadar haklı olduğumu anladım çok beğendim.Aynı şekilde AZ'da öyle kaldı ki AZ'ı Kinyas ve Kayra'dan daha çok beğendim hala da açıp altını çizdiğim yerleri okurum böyle bir kurgu böyle bir anlatım gerçekten çok şaşırtıcı ondan beridir Hakan Günday'ın yakın takipçisi oldum.MALAFA ise kuyumcu sektörünü yani başka bir değişle satış ve pazarlama sektörünü ele almış Antalya'da turistlerin en çok olduğu yerde geçiyorolaylar ve turistlere nasıl satış yaptıklarını kuyumculuk sektörünün nasıl işlediğini ne dolaplar döndüğünü gayet net bir şekilde anlatmış bize sevgili Hakan GÜNDAY kaldı ki kendisi de daha önce kuyumculuk sektöründe çalıştığı için zorlanmamış anlatırken.Bunuda çok beğendim ama AZ'ın yerini dolduramadı yeni kitabını sabırsızlıkla bekliyor ve henüz Hakan GÜNDAY ile tanışmamış olanlara şiddetle tavsiye ediyorum..

ANA-MAXİM GORKİ: Klasikler ile aram pek iyi değildir bilenler bilir ama kitapsever ayrım yapmaz okur diye bilirim ben ve zorlada olsa klasiklere kendimi alıştırmaya çalışıyorum.İlk önce FARELER VE İNSANLARI okumuş beğenmiştim.Şimdi ise ANA'yı okudum ve gerçekten gerçekten klasiklere  olan ön yargımdan kurtulmaya başladım çok beğendim biraz siyasi gibi gelse de aslında adından da anlaşılacağı üzere bir annenin evladı için katlandığı sıkıntılara tanık oluyoruz.Benim gibi heralde çok geciktirmiş olanınız yoktur bu kitabı ama eğer varsa ve benim gibi klasiklere karşı ön yargılı ise bence ilk adımı atmalı ve başlamalısınız emin olun beğeniceksiniz...

Evet sevgili arkidişlerim bloguma yazmadıgım zamanlarda okuduklarım ve bende bıraktıkları etkıler bunlar emınım kı daha atladıklarım vardır ama kitaplıgımın rafında bulamadım (itiraf edeyimçok karıştı :) ) bulduğum zaman eksıklerımı sızlerile paylaşacagım.Yeni yazılarda görüşmek üzere:))

6 Aralık 2011 Salı

Selammmm:))

Ben geldimmm:) biliyorum arada bir gelip gelip gidiyorum ama bu sefer blogumu da düzelttim nasıl yapılacağını da arkadaşlarımın yardımı ile öğrendim (çünkü kendim bu konularda azcık beceriksizimdir de:) ) içime de sindi şimdi daha da hevesli yazacağım yazılarımı:))

Artık uzuuuun araların olmaması dileği ile:)))