28 Şubat 2011 Pazartesi

KİNYAS VE KAYRA-HAKAN GÜNDAY

Kinyas ve Kayra uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı ve nihayet kısmet oldu onun için yavaş yavaş okudum kitabımı sindire sindire.Okudukça da kendimden çok şey buldum kitapta (belki de şuan ki ruh halimle de ilgili olabilir bu) ve doğru bir zamanda okuduğuma çok sevindim açıkçası.Hani doğru zaman doğru yer diye bir olay varya bende doğru kitapların doğru zamanlarda okunması gerektiğini düşünenlerdenim..

Kitabımızın konusunda gelirsek eğer Kinyas ve Kayra birbirlerinden zıt iki farklı karakterler aslında Kayra daha asi,daha kırıcı,daha hoyrat herkese karşı ama Kinyas öyle değil ona göre daha ılımlı tabi ama ikiside aslına bakarsanız birer suçlu..Mektup arkadaşı aslında Kinyas ve Kayra sonralarında anlaşıyorlar ve evlerini ailelerini düzenlerini 21 yaşlarındayken terk ediyorlar.Kinyas Ankara'lı Kayra ise İzmir'li..

Afrika gidiyorlar ve orada karışmadıkları olay işlemedikleri suç yapmadıkları barbarlık kalmıyor.Çalışmıyorlar zengin kişileri dolandırarak paralar kazanıyorlar ve başka ülkelere gidiyorlar o paralarla ve umarsızca yaşıyorlar paraları bitine kadar.Aslında bu hayattan intikam alma yolları ikisinin de istemiyorlar çünkü yaşamayı ölmek istiyorlar bu yüzden fitürsuzca hareket ediyorlar ama ölmüyorlar..Öyle ki eğlenceden kendilerini kaybettikleri gecelerden birinde bir kadının Kinyas'a HIV+virüsünü taşıdığını söylemesine rağmen Kinyas bu kadının kendisine Tanrı tarafından gönderildiğine inanıyor ve onunla bile bile birlikte olmayı kabul ediyor.

Kayra bigün tutuyor kolundan Kinyas'ı Türkiye'ye getiryor İstanbul'a istemiyor aslında Kinyas gelmeyi çünkü kendi ülkelerine dönmek onlar için hem tehlikeli çünkü sahte pasaportlar taşıyorlar üstlerinde işledikleri suçlardan dolayı ve aynı zamanda asker kaçağı ikiis de hem de geçmişleriyle de yüzleşmek zorunda olduklarını biliyorlar.İstanbul'da geçirdikleri bir kaç günün ardından Ankara'ya gidiyorlar ve Kinyas birden artık birbirlerinde ayrılmalarının vaktinin geldiğine inanıyor öyle ki Kayra'ya sadece 'GİDİYORUM' yazılı bir not bırakıp terkediyor hem en iyi arkadaşı hem de aslında düşmanı olan adamı.

Sabah uyandıgının fa notla karşılaşan Kayra önceleri öfkeleniyor kızıyor Kinyas'a ama çabuk atlatıyor ve daha fazla Ankara'da kalamayacgını anlıyor ve ülkeyi terkediyor herşeyin başladığı yere Afrika'ya son bir vurgun daha yapabilmek adına dönüyor.Çünkü kendi sonunu hazırlaması için paraya ihtiyacı olduğunu biliyor Kayra.Zihinsel ölümünü gerçekleşstirmek için bütün hazırlıklarını yapıyor ve hayatının en son vurgununu da başarıyla tamamlıyor artık kendi sonu için yeterince parası var.Şimdi kendisine ölümüne kadar bakacak birisine ihtiyacı var ve onuda bir gece tesadüfen buluyor Kayra Anita adında ki bir sokak fahişesine kendisine rahat bırakması için verdiği paraya rağmen kız karşılığını vermekde ısrar edınce Kayra'da kıza zihinsel ölüm fikrini anlatıyor.Kendisinin aslında çok hasta olduğunu,kısa bir zaman sonra yataktan hiç kalkamayacağını ve buyuzden kendisinin fiziksel olarak ölümün gerçeklesene kadar kendisine bakması teklifini sunuyor Anita'ya ilk başlarda yadırgıyor kız ama sonra kabul ediyor..Hemen bir ev tutuyorlar içini dayayıp döşüyorlar Kayra Anita'ya bütün fırsatları sunuyor.Ve Kayra zihşnsel ölümünü yavaş yavaş hazırlamaya başlıyor gün geçtükçe hiç birseyi hatırlamamaya başlıyor ve hayattan koparıyor kendisini.Ve o günler de Kinyas'tan bir paket geliyor kendisine içinde hayatlarına ilişkin yazdıkları var Kayra bunu görünce Kinyas planımızı gerçekleştirmiş diye düşünerek kendi zihinsel ölümünü daha da hızlandırıyor ve kendisini bu dünyadan tamamen kopartacak olan karanlık dünyasına kilitliyor...

Kinyas ise Kayra'dan ayrıldıktan sonra bir çok ikileme düşüyor ama bu düştüğü fikir çatışmaları ailesine gitmekten alıkoyamıyor kendisini ve 21 yasında terk ettiği yuvasına 29 yasında sekiz yıl sonra geri dönüyor ailesi büyük bir sevinçle karşılıyor Kinyas'ı tabı kendisi de bu arada gerçek adının Tolga olduğunu hatırlıyor anne ve babasının ona bu şekilde seslenmesiyle..Ailesi Tolga'ya büyük destek oluyor yeni kimlik çıkartılıyor, sağlığı askerliğe elverişli olmadığı için askerlik yapamaz belgesi alınıyor, iş bulunuyor Tolga'ya çalışmaya başlıyor ve sevgilisi oluyor hayatı normal seyrıne girmeye başlıyor kendisinin ve ailesinin çabasıyla.Fakat o sıralarda içi içini kemiriyor Meksika 'da HIV+ virsü taşıyan kadınla ilişkiye girdiği için tam anlamıyla hasta olup olmadıgını bilmiyor henüz ve gidip test yaptırıyor malesef sonuçları pozitif çıkıyor ama tedavi edilebilir aşamada olduğu söyleniyor kendisine ve Tolga tedavi olmayı kabul ediyor.Bütün bunlara rağmen geçmişinden Kayra'dan kurtulamıyor bır türlü bir gün patronu ve eski arkadaşı olan Salih kendisine bir eroinman olduğunu itiraf edene kadar ve o an Tolga eğer Salih'i kurtarırsam kendimi de bu karanlıktan bu mutusuzluktan kurtarırım diyor ve arkadsına yardımcı oluyor eroinden kurtulabilmesi için.Netice Salih zorda olsa eroin alışkanlığından Tolga'da geçmişin gölgelerinden kurtuluyor.Taşıdığı HIV virüsü de ilerleme kaydetmiyor.Yani Kinyas aslında Tolga Kayra gibi kendisini bu hayattan dışlamıyor hayatın yaşanabilir olduğuna herşeyin bir anlamı olduğuna istendiği zaman herşeyin başarılabilceğine inaniyor ve hayatta kalıyor.Arkadasına son bir iyilik yapmak istiyor yazdıklarını kendisine gönderip yaşadıklarından ders almasını ve onunda kurtulmasını sağlamak istiyor ama Kayra için çok geç oluyor...

İşte arkadaşlar kitabımzı bu şekilde aslında üç bölümden oluşmakta KİNYAS VE KAYRA(ikisinin farklı bakış açılıryla hayatları anlatılıyor) KAYRA'NIN YOLU(Kayra'nın kendi hayatı anlatılyor) KİNYAS'IN YOLU ( Kinyas'ın kendi hayatı anlatılıyor).Senin karakterin hangisi oldu derseniz ilk başlarda Kayra idi hayata karşı hissetiği haksızlık duygularından ötürü.Fakat sonra herşeyin istendği zaman başarılabileceğini kanıtlayan Kinyas oldu..

Şidetle tavsiye edeceğim bu kadar uzun yazdıktan sonra sanırım söylemem gerek yoktur arkadaşlar şimdiden iyi okumalar dilerim

24 Şubat 2011 Perşembe

TAVŞAN UYKUSU-OSMAN AYSU

Tavşan Uykusu'nun konusu sevgili arkidişler İkinci Dünya Savaşı'nın ardından kaybolan sanat eserlerinin peşine düşen birçok kişiyi ve karşılarında zekice hamleler yapan tek bir adamın varlığını konu edinmekte..

Ben kitabı merak etmiştim açıkçası ama okuyunca 'Bu mudur yani?' dedim sayfaların ortalarına doğru çünkü neden derseniz arkidişler bi kere kahramanlar açısından cok kalabalık olmuş insan aklında tutmakta zorlanıyor gerçekten kim kimdi kardeşim kim kime karşıydı diye böyle bir çelişkide kalıyorsunuz ve kurgusu bana göre çok basit ve yetersiz kalmış yanı ben hafif bir Glenn Meade havası sezdim ama tabii kendisiyle kıyaslama yapılamaz o ayrı bir konu ama sanki ondan ilham alınmısta yazılmak istenmiş fakat başarılamamış bana göre yani ben yetersiz buldum açıkcası beğenmedim..

Okusanızda olur okumak için acele etmesenizde olur sevgili arkidişler görüşmek üzere...

23 Şubat 2011 Çarşamba

MİMİMMMMMMMMMMMMMMMM:))

1-Gün içinde eğer gerçekleşirse şok geçireceğin şey:

Biz bayanların 'özel' olan sorununun artık gün içinde gerçekleşmesi beni gerçekten gerçekten büyük bir şoka uğratabilir:)
 
2-Gördüğün zaman eğer almazsan uyuyamam dediğin şey:

Şimdi say say bitiremem ki ben bunu ama şu kadarını söyleyebilirim 'KUPALAR' 'KİTAPLAR' ve 'ÇANTALAR'
3-Uğruna diyetini bir kalemde bozduğun şey:

Valla ben artık yemek yiyebilsem de keşke uğruna bozulacak diyet falan kalmasa ortada:)
4-Uğurun var mı, uğurun?
Dua ederim sürekli onların bizi koruduğu gayet aşikar bence onun haricinde ekstra bir uğurum yok:)
5-Kendine en yakıştırdığın renk:
 Açık tonları herzaman yakıştırmışımdır kendime.

6-En sevdiğin takın:
  Küçük figürleri barındıran sade kolyelerimi çok severim ve herşeyin üzerine de yalıştığını düşünmekteyim..
7-Takıntın?

  Sabit seslerden hiç hoşlanmam mesela saat,su,horlama bunun haricinde yemek yerken ağız şapırdatma,bişeyler içerken höpürdetme gibi.Aynı zamanda bi konu hakkında konusurken isimlerin aklıma gelmemesi de beni sinir eder.Ve yapılmamasını istedğim bir şeyin gözüme soka soka yapılmasıda.Ay ne çokmuş be:)
8-Bavulum çoktan hazır,gitmek istediğim şehir,ülke?
 İşte bu sıralar bana en çok cazip gelen fikir gitmek..Eğer yurtiçinde biyerlere gitmek istemişsem Çanakkale kesinlikle..Yok yurtdışıysa bu Kanada yada Finlandiya olabilir..
9-Ben bu şarkıyı duyunca şakırım:

  Valla benim hiç öyle bir şarkım olmadı diyebilirim eğer melodisini sevmişsem sözlerini beğenmişsem her şarkıyı dinleyebilirim..
10-Solunda ne var?
 Evin en küçüğü olduğum için en küçük oda da takdir edersiniz ki bana verildi:) oyüzden yatağımın üzerindeyim şuanda ve solumda da duvar var:))
Bu güzel mim için Zeynep arkadaşıma çok teşekkür ederim.Bende bunu Mehmet,Alkım ve Gizem arkadaşlarıma gönderiyim ozaman:))

BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE-GRİGORY PETROV

Beyaz Zambaklar Ülkesinde Mustafa Kemal ATATÜRK zamanında Türkçe'ye ilk kez çevrilmiş ve ozamanlarda Kuran-ı Kerim'den sonra en çok okunan kitap haline gelmiş.Öyleki Atatürk  kitabı okuduğu zaman bu destansı öyküden çok etkilenip askeri okulların müfredatına konulmasını emretmiş.

Kitabımız tüm yoksulluğa,imkansızlığa,çaresizliğe rağmen Finlandiya halkının yoktan var olma öyküsünü anlatmakta.Tıpkı bizim halkımız gibi onlarda bir çok zorluklalardan çaresizliklerden geçmişler.Birçok yoksulluk savaşını atlatmıslar.

JOHAN WİLHELM SNELMAN tıpkı bizim önderimiz,başkomutanımız MUSTAFA KEMAL'imiz gibi oda Finlilerin önderi sayılıyor bir neticede çünkü Fin halkını eğitim,sanat,tarım,askerlik gibi bir çok konuda yönlendiren, onların ufuklarını açan, kendilerine ilham kaynağı olan hep SNELMAN olmuş.SNELMAN'da tıpkı bizim ATA'mız gibi tek kurtuluş yolunun eğitimden gençlerin her konuda eğitilmesinden yana olmuş her zaman.Bu sayede gençlerin ufuklarının açılmasından yeni yeni SNELMAN'lar çıkmasını teşvik etmeye çalışmıs ve halkı da her zaman onu örnek almış...

Açıkcası Finlandiya'nın bu şekilde bir varoluş öyküsünün olduğunu bu kitabı okumadan önce bilmiyordum ne kadar o ülkeyi görmek istesem de bu kitabıda çok merak ediyordum okuduğum için çok memnunum dostlar.Ve şimdi Finlandiya'ya daha çok gitmek istiyorum nedense tabiki yanımda Gizem'ciğimi ve Büşra'cığımı da alıp hee tabii birde Meral'cığımızı de alırız biz kahve dükkanımızı işletirken o da güzel güzel resimler çeker bizde dükkanımızın duvarlarını onun resimleriyle süsleriz ayy pardon hayallere daldım birden sanırım:))

Neyse sevgili dostlar okumak isteyen merak eden varsa eğer öneririm BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİ'ni...

22 Şubat 2011 Salı

BUGÜN

Malumunuz bugün çok sevdiğim hastane ortamına tekrar gitmem gerekti hemde 14 yasında geçirmek zorunda kaldığım büyük bir ameliyatın yapıldığı hastaneye çok yakındı hemen altındaydı bu da tabi benim için ayrı bir moral bozukluğu kaynağı oldu çünkü o zamanları hatırlamak gerçekten çok kötü sevgili dostlar Allah'ım kimseleri düşürmesin..

Yaklaşık birbuçuk yıl oldu ben yemeklerle sorun yaşamaya başlayalı ilk başlarda kabul ediyorum bir ramazan ayı sonrasında vermiş olduğum bir kaç  kiloyu muhavaza etmek istedim ve dikkat etmeye başladım yediğim içtiğim herşeye.Tabi bu zaman içerisinde dikkat etmekten çıkmaya başladı yavaş yavaş öğlenleri sadece bir kase corn flakes akşamları ise sadece yine bir kase çorba içtim yine uzun bir süre ozamanlar yine iyiydi en azından bunları yiyordum.Sonra zamanla beynime 'yeme Seda kilo alırsın ' sinyalleri gitmeye başladı ve ben tamamen yemeklerle arama sınır koymaya başladım.Bi sonrakı ramazan geldi yani bu şekilde yaşamaya başlayalı bir sene olmuş oldu ve ben bu ramazan ayında sıcakların da etkisiyle orucumu tuttum ama yine yemeklerden uzak kaldım.Tabi ben bu süre zarfında bir kaç kere yolda fenalaştım bayıldım bunları saymıyorum bile..

Sonra bir ara kendimi toparlar gibi olmuştum 49 kiloya çıkmayı başardım işimi değiştirdim ama yeni işim diğerine göre daha çok stresli ve yorucuydu tabi bu stres dayanamadım ben ve yeniden yemeden kesilmeye başladım yavaş yavaş her akşam eve geç gelmeye başladım işten geç geldim diye de yemek yemeden bitkin bir halde odama gidip yatıyodum ertesi gün öğlene yada onun akşamına kadar birşey yemeden durduğumu biliyorum aklıma sıkıntıdan stresten gelmiyordu çünkü.Bu böyle sürüp gitti bir ay boyunca ve yeni işime başladıgımın üçüncü ayında ailemin ve kendi kararımın üzerine işten ayrıldım..

Bu cuma günü iki hafta olacak ev hayatına başlayalı ve ben buna inanıp inanmakta serbestsiniz arada yediğim (o da bazen) elmaların dışında hiç birsey yemedim evimde annemin o çok sevdiğim yemeklerini yiyemiyorum artık ve buna o kadar üzülüyorum ki görmek bile istemiyorum onları halbu ki ne çok severdim annemin yemeklerini ben:( Sadece üzülen yıpranan ben değilim tabii ki burda benden çok ailem üzülüyor yıpranıyor farkında değil miyim? elbette ki farkındayım.. Anenmin benden gizli ağlamalarına tanık olup hiç birsey yokmuş gibi davranmanın ne kadar kötü olduğunu tahmin edebilir misiniz?Peki ya babişimin canım babişimin benimle konuştukalrını duysanız yanlarında daha fazla kalmamak odama sığınmak için neler verdiğimi bilemezsiniz?

İşte bu yüzden dedik bu böyle olmaz beslenme uzmanına gidelim dedik bana bir liste versin annem de başımda zorlarım kendimi belki çok zorluk çekerim ama kendimi alıştırırm dedim bu sayede oyüzden bugün annemle kalktık gittik beslenme uzmanına.Bir takım testler falan yaptı kilomu,boyumu,ve bedenimi ölçtü dediki:''46 kilosun.boyun 1.55 beden ölçün ise 19 tam sınırdasın yani'' dedi dedim ben en son 49 dum ne güzeldi makesefki vermişim:( sonra doktorumla birlikte oturduk bana bir güzelliste çıkardık öyle çok korkutucu bir liste olmadı Allah'tan ''madem artık hiç birsey yiyemiyorsun miden almıyor sana çok az porsiyonlarla başlamamız lazım'' dedi ve güzel bir liste çıkardı  sağolsun tabii ben listeye sanki çok korkunçbirşey görmüş gibi bakmaktaydım o esnada farketmiş olacak ki ''bakma hiç öyle bunları yemek zorundasın kaldı ki kilo alırım gibi bir endişen varsa korkma almıycaksın bu listeyle'' dedi iyi oldu:)

Nitekim biz eve geldiğimzde saat geç olmuştu ve anneme ben listeme yarın sabahtan itibaren başlamak istediğimi söyledim annemde:''ne farkeder şimdi akşam yemeğinden başla sonra yarın sabahtan devam edersin'' dedi ben de olmaz dedim takdir edersinizki yeni bir tartışma çıktı aramızda ve şimdi hala konusmuyoruz benim yüzümden o sinirle salata yaparken parmağını kesti sevgili anneciğim buna sebep olduğum içinde çok kötü hissediyorum kendimi ayrıca..

İşte böyle sevgili dostlarım anlıycağınız bu aralar anne ve babama iyi bir evlat,abiciğime de iyi bir kardeş olamıyorum istem dışı bu şekilde davranıyorum sonradan üzülüyorum kahroluyorum ama yapmış bulunuyorum bir kere ama..Kabul ediyorum sevgili anne ve babacığım iyi bir evlat değilim sanırım sizi çok üzüyorum özür dilerim..Ama söz veriyorum başlıycam zorluycam ve bunu atlatıcam emin olabilirsiniz..Sizler şimdi bundan bize ne kendi kendine yaptıgın kötülüğü buraya neden yazdın bizi ne ilgilendirir diye düşünmek isteyebilirsiniz bunda haklısınız da ama bi şekilde içimi boşaltmam gerekiyordu bu en iyi yolmuş gibi geldi..

Okusanızda,okumasanızda hepinize teşekkür ederim...

21 Şubat 2011 Pazartesi

KAN GÖLÜ-TESS GERRITSEN

Sevgili doktor yazarımızı Tess Gerrıtsen'ın okumadıgım bir bu kitabı kalmıştı heryer de arıyordum ama hep cep boylarını çıkıyordu karşıma bende cep boy kitaplardan hoşlanmadıgım ıcın alamıyordum ama geçen cenneteki kitapçımıza gidince buldum ve hiç kaçırmadan aldm tabıkıde:)

Kitabımız'ın konusuna değinecek olursak eğer küçük bir kasaba olan Tranquılıty Maıne de en son 52yıl önce görülen şiddet olaylarını yeniden baş göstermesidir.Kasabanın gençlerinin aşırı şiddet eğilimi göstermeleri ve buna bağlı olarak arka arkaya yaşanan birçok olaylar sonucu bunun nedenleri araştırılmaya başlanmıştır.Acaba kasabanın gençlerini böyle davranmaya iten sebep kullandıkları uyusturucu haplardan mı yoksa başka sebeplerden mi kaynaklanmaktadır?

Bu kasaba'yı ise civardaki tüm kasabalardan ayıran tek bir farkı vardır sahip oldukları göl.Bu göl sayesinde yazın Maine turistlerle dolmakta ve kasabalılara da bir çeşit gelir kaynağı sağlamaktadır.Ama aslında herşeyin kaynağı bu göldür.Yazın bu gölde yüzmekte olan çevre sakinleri özellikle gençler (çünkü bu virüs gençlerde etki göstermektedir) kaptıkları virüs yüzünden bu şekilde davranmaktadır.Çünkü bu virüs etkisini yavaş yavaş göstermekte ve gençleride şiddet eğilimli yapmaktadır.

Kısaca özetlemek istersek kitabımızın konusunu bu şekilde ele alabiliriz sevgili dostlar.Bence Tess ablamızın en kötü kitaplarından birisi diyebilirim Kemik Bahçesinden sonra zira ben o kitabınıda beğenmemiştim ama diğer kitapları kesinlikle muhteşemdi diyebilirim...Okumamış olanlar için bence çok büyük bir kayıp değil sevgili arkidişler...

Hoşçakalınn yeni kitabımızlar görüşmek üzere..Beni özleyin anacımm bayeeeeee:)))))))))))

.

19 Şubat 2011 Cumartesi

YEDİ KARTAL EFSANESİ-ZÜLFİKAR'IN HÜKMÜ..

Amanin dostlar nasıl bir alemin içinden çıktım geldim anlatamam sizlere kitabımı soluk almadan dün gece bitirdim yazmak için sabırsızlandım anca fırsatım oldum..

Nasıl bir giriş yazısıdır o öyle,zaten onu okumaya başladığınız da tamam diyorsunuz budur! İlk başlarda bana biraz Yüzüklerin Efendisi'ni andırdı gerçi o izlenim hala da geçmiş değil belkı de o yüzden bu kadar beğendim kitabı..Gerçekten anlatımı,kurgusu herşeyi mümkemmeldi tek kelimeyle.Hele o Niran Hatun yok mu Niran Hatun!Kadınlarımızın savaşçı kimliğini bir kez daha gözler önüne sermiş kendisi resmen bittim diyebilirim

Bu kitabı dizi haliine getirseler keşke çok isterim ozaman şuan yayında olan saçma sapan dizilere taş çıkartır bundan eminim.Kitabın tadını hala hissediyorum ve iyi ki okumusum diyorum..Fazlada birşey anlatmak istemiyorum çünkü okumayanlar için büyüsünü bozmak istemem..

ALKIM'CIĞIM bu kitabı o şahane blog yazınnla özendirdiğin için sana çook teşekkür ederimmm:) Hadi şimdi işin yoksa ikinci kitabı bekle ki çıksın:))

17 Şubat 2011 Perşembe

BUGÜN..

Bundan bir kaç gün önce benim yine CHARLİE AND CHOCOLATE FACTORY izleme krizm tuttu heryerde aradım taradım ne DVD sini bulabildim ne de VCD sını durum böyle olunca bari internetten izleyeyim dedim yok yapamadım kendim biraz teknolojik engelliyimdir de :) Neyse sevgili dostlar anlıycagınız TIM BURTON ve JOHNNY DEPP krizlerimin eşiğindeyken sevgili arkadaşımız dostumuz canımız MEHMET ÖZÇELİK bana bi akşam telefon açtı dedi ki: CADI TNT DE SENİN FİLM VAR KOŞ AÇ İZLE:) tabii ben çıldırdım hemen açtım sevgili annemi ve babişimi de esir ederek filmimi sanki ilk kez izlermişim gibi seyretmeye koyuldum:)

Sonra bi gun Mehmet bana yine dedi ki: Cadı sana bi süprizim var ama söylemiycem tabı ben durur muyum tahmin ediyim mi dedim? et dedi bana dedim ki CHARLİE AND CHOCOLATE FACTORY i buldun ve bana aldın dimi dedim :) sevgili arkadaşım canım dostum başladı bana sıralamaya:ya sen ne kadar uyuzsun cadısın işte bilmesen ne olurdu falan gibi:)) tabi ben çok güldüm:) ama çok sevindimm çok istediğim cd ime kavuşmustum onun yanında bırdee EJDERHA DÖVMELİ KIZI mızı LISBETH SALANDER ımızı göndermiş bana sağolsun varolsun..ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM CANIM ARKADAŞIM ÇOK MUTLU ETTİN BENİ ÇOK SAĞOLLL:))

İŞTE CHARLIE AND CHOCOLATE FACTORY VEE EJDERHA DÖVMELİ KIZ:)
Sonra sevgili dostlar madem dedim hazır dışarı çıkmısım cennette ki kitapçımıza Gizem'in değişiyle 'uzun saçlı karizmatik amca'ya uğrayayım dedim ama malesef amcamız saçlarını kestirmiş Gizem'ciğim bilmem haberin var mı? Neyse gittim kitapçımıza tabi ben yaramazlık yapmadan durur muyum ? tabiki de durmadım annemin şaşkın bakışları altında 4 tane daha bebişim oldu:) bıraksalar daha alıcaktım ama baktım  annemin kalbı bu kadarına dayanmayabılır bi başka bahara bırakayaım düşüncesi ile ayrıldım kitapçımızdan ama tabii ki yeni bebişlere kavuşunca yüzümde oluşan o tebbessümle:)
işte bunlar da yeni bebişlerimm:))

15 Şubat 2011 Salı

LEYLA'NIN EVİ..

Bu ara hangi kitapları okuyacağımı sanırım çok iyi seçiyorum yada doğru kişilerden tavsiyeler alıyorum sanırım dostlar zira LEYLA'NIN EVİ de onlardan bir tanesi Zülfü LİVANELİ 'yide ilk kez okudum ben sevgili arkidişim Gizem'ciğime sordum bana kitap tavsiye eder misin diye oda sağolsun durur mu arka arkaya sıraladı bana bende içlerinden LEYLA'NIN EVİ nde karar kıldım çok iyide yapmısım...Bir solukta bitirverdim kitabı sevgili dostlar çok beğendim ben.Gizem'ciğim tavsiyen için çok teşekkur ederim sana..

Leyla Bosnalı... Aslında o Abdullah Avni Paşa yalısının son sahibi fakat Paşa dedesi vefat edince eldeki imkansızlıklar sonucu yalıyı elllerinden cıkarmak zorunda kalıyor Leyla ve büyükannesi Üftade Hanım fakat yalının yeni sahipleri onları bahçede ki müştemilata yerleştiriyor ve saygıda kusur etmiyorlar.Ancak yalının sahiplerinden Salıh Bey'in zamansız ölümü zonucu yalı tekrar el değiştiriyor ve yeni sahipleri Ömer CEVHEROĞLU ve eşi Necla Hanım Leyla'yı ( yaşlı olmasına rağmen kendisine adıyla hitap edilmesini istiyor) elinde tapusu bulunmasına rağmen türlü oyunlarla bahçede ki müştemilatından zorla çıkartıyorlar ilk başlarda buna direnen Leyla eskiden bahçivanlarının oğlu olan Yusuf'un ısrarı sonucu onun evine gitmeye ikna olur.Yusuf artık gazeteci olmustur ve bu olayı çözeceklerine söz verir Leyla'ya..

Bunun üzerine Leyla Cihangir'e taşınır Yusuf ile Roxy'nın yanına (Aslında kızın adı Rukiye dir) Roxy ilk başlarda çok karşı çıkar Leyla 'yı istemez evinde çünkü geçmişinde yaşadığı aile sorunları yüzünden büyüklerle arası iyi değildir ve kendi ailesinden Almanya'dan bu yüzden kaçıp İstanbul'a yerleşmiştir bir hip-hop grubu vardır..

Ali Yekta Bey Ömer'in babasıdır uşaktır aynı zamanda ama soylu uşaklardan bunulada övünmektedir.Eşinden ayrılan ve aynı zamanda Ece ve Melike adında iki kızı vardır fakat eşinden ayrılınca kızlarını eşine vermiş ancak Ömer'i bırakmamıstır onu çok iyi bir evlat olarak kusursuz yetiştrmek için de elinden geleni yapmıştır yetiştirmiştirde ama bazı yönlerden Ömer zayıf karakterli birisidir.Eşinin bir dediğin i iki etmez ona bağımlı yaşamaktadır..Sonralı Ali Yekta Bey Leyla'nın evini geri kazanmasında önemli rol oynayacaktır.

Kahramanlarmz bu şekilde arkadaşlar ve hepsinin yolları Leyla'nın evinden atılmasyla kesişmektedir parçalanmış hayatların ve birbirine kol kanat germenin  hikayesidir bana göre bu kitap aynı zamanda hakkın yerini bulmasıdır da.Evinden atılan Leyla'nın 'bu evi sizden geri alacağım ' dediğine bakmayın sakın mazlumun ahı çıkmış kendisinden alınan ev yine kendisine iade edilmiştir..Ama çok geçtir Leyla'ya artık yaşadığı ev yabancı gelir olmuştur alışamaz bir türlü Cihangir de ki küçük evi özler Yusufu,Rukiye'yi onların kızları Leyla 'yı özler yapamaz tek başına çok kısa zaman sonrada çok sevdiği bahcesinde ki hamağında gözlerini bir daha hiç açmamacasına kapar...

Evet Leyla göç etmiştir bu dünya dan ama kendi evini sıradan gelen Leyla ya bırakarak.Yanı Yusuf ile Rukiye'nin Leyla'sı na bırakarark..Yani Leyla'nın evi torunu yerine koyduğu Leyla'nın dır artık..

istanbul hatırası

Ahh sevgili dostlarım sormayın bu kitabın beni bu kadar etkileyeceğini elimden bırakamayacağımı hiç  düşünmemiştim açıkçası..

Şehre bakıyorduk denizden; Nevzat,Demir birde ben.Sisler içindeydi İstanbul...Sisler içindeydi deniz....Bu cümlelerinin devamını  getirmeyi inanın çok isterım sevgili arkidişlerim ama henüz okumayanlarımız varsa diye yazmıyorum..

Tarihe çok meraklıyımdır aslında ben fırsat buldukcada arastırırım öğrenmeye çalışırım çünkü beni geçmiş dönemler herzaman çok cezbetmiştir hatta bir ara arkeolog olmayı bile istemiştim ama sonra neden bilmem vazgectim bu dusuncemden halada pişmanlıgını duyarım ama tarıhe olan merakım ve ilgim sönmuş değil.

Güzel İstanbulumuzun Roma dönemine ait bu kadar çok eseri içinde barındırgını bilmiyordum açıkcası onlarıda öğrenmıs oldum bu kitap sayesınde ve çok değişikduygular yaşattı bana üzüldüm açıkcası çünkü hemen hemen bir çoğu gunumuze kadar gelememıs malesef kı bu yapıların ve biz bunları görememişiz..

Ahmet Ümit ilk kez okudum ben ve sanırım Istanbul Hatırası'nı seçmeklede çok yerinde bir karar vermişim.Kendisi bize  belkide bana sadece yabancı yazarların değil bir Türk yazarının elinden de bu kadar güzel polisiye bir roman yazılabileceğini ispatlamıs oldu diyebilirim özellikle bahsettiği şehir bizim şehrimiz olunca anlattgı yerlerıde gözunuz onune zorlamadan getırebılıyorsunuz böylelikle hikaye gözünüzde daha gerçi bir hal alıyor.

En son Grange'ın Siyah Kanı'nı okurken bir kitaptan bu kadar etkilenmiştim gözlerimi kapadıgımda sürekli çeşitli cinayetleri görüyor,kendımı hep kitapda adı geçen yerlerde buluyordum katil hep yanı başımdaymıs gibi hissetmiştim Siyah Kan'ı okurken aynısı bu kitaptada oldu..

Kitap sizi hep şaşırtarak ilerlemekte sevgili dostlar son sayfalara geldgınızıde kahramanımzı Nevzat'tan önce anlıyorsunuz gerçekleri bir bakıma ama 'yok canım değildir ' deyip bir umut tekrar asılıyorsunuz satırlara ki gerçek tamda sizin düşündüğünüz gibiymiş meğer...Kitabın sonu çok etkiledi beni sevgili dostlar bilemezsiniz..Neyse ben daha fazla yazmyım de okumayanlar yada alıp da erteleyenler varsa eğer fazla bekletmeyın derim ben..

Şehre bakıyorduk denizden,Nevzat,Demir birde ben.Sisler içindeydi İstanbul...Sisler içindeydi deniz....

babam-annem ve ben

Dün akşam babam,annem ve benim aramda geçen dialogu paylaşmak istiyorum sizlerle sevgili dostlar:

BABİŞİM: ne yaptın kuzum bugün?
BEN: ne yapalım çalıştık babiş (somurtuyrm tabıı bu son zamanlarda halim )
BABİŞİM: nasılsın peki kuzum iyi misin?
BEN: iyim babiş
BABİŞİM: mutsuzsun dimi kuzum?
BEN: evet babiş mutsuzum:(
BABİŞİM: neden kuzum? neden mutsuzsun? ne oluyor sana böyle ıyıcene bır derı bır kemık kaldın.
(BANA YAKLASIR VE SIKI SIKI SARILIR BEN BAŞLARIM AĞLAMAYA..)
BEN: ağlamaktan konusamam..
BABİŞİM: aşık mısın kızım yoksa? eger aşıksan söyle bana ben diğer babalar gibi değilim biliyorsun anlat.
BEN: susuyorum
BABİŞİM:azcık canlan kuzum söyle kimse o üzmesin benim kızımı
BEN: susuyorum..
ANNEM: hep böyle son zamanlarda aşıksa eğer kimse gidipş ben konusağım artık üzme kızımı diye..
BABİŞİM:valla konusalım..
BEN: hala susmakta ve her aksam işten gelir gelmez yaptıgım gibi üstümü değiştrip yatağıma girip kitabımı okumakya başlamıştım bile..

öyle işte

Bir kaç haftadır okadar bunalmıs vazıyetteyım kı sevgılı dostlar anlatamam sızlere konusup da kendımı ıfade etme ıhtıyacı bıle duymuyrm çevremdekılere karşı artık susuyorum..Böyle oluncada sürekli okuyorum,eskisinden daha çok okuyorum bir tek benı bu mutlu ediyor işte..Yine böyle anlardan birinde kitap alışverişi yaparken buldum kendımı bugunde paketım geldı sabahtan berı somurtan yuzum azcık da olsa guldu bebıslerımn sayesnde:)

Bu karmaşık duyguların içinde de sürekli kitap siparişi verip duruyorum geçen günde bir kaç kitap sipariş edeyim dedım baktım dört tane etmış siparişlerimi verdiğim sevigli okuoku.com demesin mi bir kitap daha sipariş ederseniz eğer kargonuz ücretsiz olacaktır diye aman dedım canıma mınnet:) hemen bır kıtap daha sipariş ettim ve beş tane bebişim oldu bugun gelmesini beklemiyordum açıkcası ama aşağıda ki arkadasım aradı demesın mı sana bı paket var dıye(kızcağız bıktı bana gelen kitaplardan :) ) hemenn koşa koşa ındım ve paketimi aldım bebışlerıme kavustum:)) tabı üzerime çevrilen enteresan bakıslar altında :) bu kızda manyak resmen habıre kıtap alıo alım olcak basımıza bılmem ne gıbı söylemlerı de duydum tabıı ama umrumda mı tabıkıde degıll keske onlarda en mutsuz anlardın bır kac kıtap alarak kendılerını sevındırebılseler daha dogrusu kucuk seylerle mutlu olmayı bılseler ama nerde...

İŞTE YENİ BEBİŞLERRR...

arı kovanına çomak sokan kız

Ahh dostlar ahh!! nasıl anlatsam nerden başlasam ki bu kitabı size anlatmaya nedesem bilemiyorum inanın hayatımda 800 sayfalık kıtabı uc gunde yalayıp yuttugum olmamıstı sımdıye kadar ama LISBETH SALANDER baska bambaşka..Onunla ilk Ejderha Dövmeli Kızın reklamlarını gördüğümde tanıştım 10 Kasımda cıkacaktı kıtap dün gibi hatırlıyorum ve ogunu iple çektim akşam işten çıkar çıkmaz sevgili babişkomu hemen bir kitapçıya yönlendirdim ve dayanamadım yolda başladım okumaya işte Lısbeth hayatıma bu şekilde girdi evet serinin malesef ki(!) son kitabını okuduk ama çıkacakmış gibide gözükmüyor..

Tamam filmleride çekildi biliyorsunuz ki hala da çekliyior ama kitap başka bambaşka hele okuduktan sonra filmlerini izlediğiniz zaman filmdeki karakterler gözunuzun önune geliyor ve siz kendı filmnizi çekmeye başlıyorsunz.Şahsen benim bu kitapta bu şekilde oldu Lısbeth'ın hastane odasında, kapatıldıgı cezaevinde,çıkarıldığı mahkemede ki davranışları,mimikleri hep gözumun önüne geldi canladırabıldim hayata geçirebildim karakterlerimi ki bence bu bir kitapda çok önemli olması gereken bir unsurdur hele ki bunun filmide çekilmişse biliyorsunız bazı kitapların filmi çekliyor ama kitaptakı tadı alamıyorsunuz filmlerden ama bu öyle değil.. off anlatamıyorum konusamıyorum tıkandım resmen..

Beni bıraksanız sabah kadar bıkmadan usanmadan bu kitap ve film hakkında konusabilirim herkesi özendirebilirm bu kitaba kaldıkı özendirdim teşvikde ettim pişman da değiim:)) Neyse dostlar azcık kitaptan bahsedeyım benım çenem düştü yine söz konusu Lısbeth Salander olunca..
Üçüncü kitabımız tamda ikinci kitabın bitiş yerinden başlamakta dolayısı ile adaptasyon sorunu yaşamıyorsunuz ki zaten ilk sayfalar sizi öyle bir çekiyorkı adapte olmamanız imkansız ..Diğer sayfalarda da şok üstüne şok yaşamaya devam ediyorsunuz tabii.O pislik Zala yokmu allahın belası ne küfürler ettim ona ne küfürler tabıı bunun nasibinden sevgili pskiyatrmız Telebrain efendime söyliyim Nederimann sonra sevgili SAPO üyeleri nasibini de aldı tabıı:)) Bu kitabımızda Lısbeth'ın karşi çıktığı arasına kalın duvarlar ördüğü herkes kendisine yardım etmek  için canla başla çalışmaktalar ve en sonunda o kalın kafalarına Lısbeth'ın babası yüzünden  çok buyuk haksızlıklara ugradıgını kendılerı farkederler ve ona yardım edebilmek için  ellerınden gelenı arkalarına koymazlar tabı.Lısbeth'ın ıse o hastane odasından Mıkeal'ın yardımıyla neler yapabıldıgne bır kez daha şaşırıp kalacaksınız.Lısbeth'ın yargılandıgı zaman kı o davranışları tavırları kendısını tam bir psikolojık rahatsızmış gibi göstermesi sonradan herkesı ters köşeye yatırması tam bir akıl oyunu tam bir zeka işi..AY anlatamıyorum sevgili dostlar yazamıyorum aslında yazarım ama kendımı durduruyorum istemeden çok ipucu vermek ıstemıyorum sizlere.

Alın hemen okuyun sırada çok kıtabınız var bılıyorum ama buna öncelık tanıyın diğerleri bekleyebilir ama bu kitap bekleyemez bekletilmemli bana göre okuyunca nedemek istediğimi gayet iyi anlayacaksınzı zaten..

Benim yaptıgım gibi kahve suyunuzu ve savdwıclerınızı hazır edın MILLENIUM'UN son kitabıyla bır an önce bulusun ertelemeyın..

shantaram

Evett sevgili dostlarr bir kaç gündür şirkette çok yogundum oyüzden fırsat bulupta kitabım ile ilgili düşüncelerimi yazamadım sizlerden uzak kaldım ama şimdi çok şükür yazmaya fırsat bulabildim:)

Efendime söyliyim bu kadar yoğundum ama akşamları Hindistan'a gitmeyi de ihmal etmedim arada birde Afganistan kaçamağım olmadı değil hani:) Kitabımız gerçekten beni büyüledi diyebilrim kapağını açtığımda Bombay'daydım kapattım hala sanki oradaymışım gibiydi..

Dostluğun,arkadaşlığın,birilerine güvenip onlara sırtını yaslamanın nedemek olduğunu öğretiyor aslında LİNBABA bize. Kendisinden çok etkilendim diyebilirm hem yazar,hem kaçak,hem de suçlu Linbaba ama herkesin gözü kapalı güvenebileceği birisi o.Yani herkesin hayatında düşünmeden güvenmek istediği birisi aslında..

Birde PRABU var ki sormayın gitsin dostlar yazarımız gülümseyişinden öyle bir bahsediyor ki gözümün önüne getirememk imkansız o gülüşü ama ani gidişiylede o kadar çok etkiledi ki anlatamam sizlere çok üzüldüm gerçekten..Kitapta Linbaba sevdiklerini kaybedip duruyor bir kısmına kavuşuyor ama Prabu'ya...hep bir sayfa sonra çıkar biyerlerden diye umdum ama gelmedi Prabu...

Kitaptaki en sevmediğim daha doğrusu bir türli kanımın ısınamadığı kahramanımız ise KARLA oldu gerçekten sevemedim gitti kendisini bi şuursuz hareketler ortandan kaybolmalar böyle bi saçmalıklar falan sevemedim yani kendisini:))

Neyse dostlar lafı fazla uzatmayayım ben gerçekten alınıp okunulması gereken bir kitap herkese tavsiye ederim..

uyanmış-bir gece evi romanı

Selam dostlar!:)) Sabırsızlıkla beklediğim gece evi serisinin 8.kitabı çktı ve ben tabı bir psilopat olarak ilk baskısını alabılmek ıcın hemen siparişimi verdim kitabım elime ulaştı dün başladım ve hemen bitridim:)) onca ay bekledim bekledim bir gecede bitirdim insan azcık daha kalın yapardı şu kitabı yaw:))

Neyse dostlar vampir kitapları okuyup okumamakta kararsızdım ve ne yapsam ne yapsam diye düşünürken girdiğim sakin bir kitapçıdaki arkadiş bana bu seriyi önerdi ve benimde ZOEY KIZILKUŞ ile tanışmam bu şekilde oldu.Pişman da değilim hani bir vampir serisi okuuduğum için çünkü Zoey'i,Steve Rea'yı Afroditi ve daha bir çoğunu çok sevdim ben kitabı okurken sayfaları değiştirirken sanki onların yaşadığı maceraları bende yaşıyorum gerçi her kitapta öyle oluyor ama bu seri beni içine öyle bir çekiyor ki anlamıyorum nasıl bittiğini.Yazım tarzı kurguları benim çok hoşuma gidiıyor bazı arkadaşlarım beğenmedi ama ben çok seviyorum onları:)

Hikayemizin 7.kitabı olan YAKILMIŞ tamamen ZOEY,AFRODİT ve STEVE REA odaklıydı.Zoey'in insan soyundan gelen erkek arkadaşı olan sevimli HEATH'miz Zoey'in belalısı KALONA tarafından öldürülünce Zoey'in ruhu parçalanıyor ve öteki aleme geçiyor.Savaşçısı son derece yakışıklı ve seksy Stark sayesinde(kitaba kendimi ne kadar kaptırdığımı burdan da anlayabilirsiniz:) ) öteki alemde kalmaktan kurtuluyor ve ruhunun parçalarını bir araya getiriyor ve bu sefer Stark Zoey'i kurtarmaya çalışırken aldığı yaralar yüzünden öteki alemde kalıyor ve dönmeye çalışıyor.

Serinin 8.kitabı olan UYANMIŞ da burdan başlıyor işte Zoey iyileşiyor Heath'ın yaralarını sarmaya çalışıyor ve Stark'ta uykusundan uyanıp normal aleme geri dönüyor.Zoey ve Stark Sgiach'ın dış dünyanın tüm kötülüklerine kapalı olan kalesinde bir süre daha kalmaya karar veriyorlar tabiki Afrodit bundan pek hosşnut olmuyor ama neticede Afrodit ve Darius Tulsa'ya gece evine geri dönüyorlar.Tulsa'da ise işler pis cadı kötü yüksek rahibe Neferet yüzünden oldukça karışmış durumda Zoey'in ölmemiş olmasına fazlasıyla sınırlenen ve gece evine dönmediğiniöğrenen Neferet iyicene sinirlenir ve ritüel hazırlıklarıyla uğraşan sevgili Jack'mizi öldürür:(( tabiki  bu haber bütün gece evinde büyük şok etkisi yaratır ama kimse bunu Neferet'in yaptığını kanıtlayamaz.Tabiki Steve Rea,Afrodit,Zoey,Strak,Darius,Daimen bilirler ama kanıtlamak için ellerinden birşey gelmez..

Zoey ve Stark Jack'in ölüm haberini alır almaz Tulsa'ya dönerler ve Jack için güzel bir cenaze töreni hazırlarlar tam tören esnasında iken Neferet gelir ve bütün maskesini takınmış bir halde herkesin önünde Zoey den kendisini affetmesni ister herkes Neferet'in bu tavrına bir anlam veremez ama Zoey yinede Neferet'i bağışlar o sırada topluluğun üzerinde uçan REPHAİM'ı farkeden Steve Rea gözlerini ondan alamaz konseyin üzerinde bir alaycı kuzgunun uçtuğunu anlayan Ejderha Rephaim'ı hedef alır ve ortalık birden karışır.Kalona'da oğlu olan Rephaim'ı korumak için gelir ve tam anlamıyla bir kargaşa yaşnamaya başlar o sırada Steve Rea Rephaim ile damgalandıklarını ve birbirlerini sevdiklerini herkese itiraf eder ama arkadaşları yinede ondan vazgeçmezler Rephaim babasından kendisini azat etmesini ister gerçekleri öğrenen Kalona şok olmuştur ve oğlunu hizmetinden azat eder o sırada konseye gelen Tanrıça NYX kendisniden af dileyen Neferet'i affeder(ki bu salaklığı neden yaptı anlamıs değilim!) aynı zamanda onun  yolunu sectiğini söyleyen Rephaim'a da bir delikanlı görüntüsü veriri ama sadece geceleri gündüzleri ise yine alaycı kuzgun olmaya devam edecektir..Steve Rea kırmızı çaylak yüksek rahibesi olarak arkadaşlarına yer altına inmeyi ve orada yeni bir gece evi kurmayı teklf eder ve tabiki hiçbirsi birbirinden ayrılmak istemediğiiçin bu teklifi bütün karşı çıkmalara rağmen kabul ederler okula sadece derslere girmek için geleceklerdir artık..

Bütün bu olanlara iycene sinirlenen Neferet kötülükle iş birliği yapar ve kötülük ondan beslenmesi için yaşlı bilge bir kadın istemiştir Neferet'in aklına ise hemen Zoey'in büyükannesi gelir (çakal !).Fakat evine gittiklerinde büyükanne tesadüf eseri orada değildir ne yazık ki bir kaç gün önce Zoey'in de büyükannenin de rüyalarına giren kızı açar kapıyı ve Neferet kötülüğe Zoey'in annesini beslenmesi için sunar vee Zoey'in annesi ölür:((( Ve tabiki Zoey bir yüksek rahibe olarak bunu rüyasında görür.Nefert'in kötülükle yaptığı işbirliği sonucunda kötülük ona bir araç sunacaktır bu araç insan kılığında olacaktır Nyx bütün olanlara hakim olduğu için sevgili Heath'mıze bir teklif götürür ve ona tekrar Zoey'ın yakınında olma fırsatı tanır bu teklifte kötülüğün yaratmış oldugu araç insanın içine Heathın ruhunun konmasıdır....

Hadi bakalıım 9.kitap gelsiiiinnn:))) hee soranlar olur dıye söylüyorum Gece evi 13 kitaplık bir serii:)))