15 Şubat 2012 Çarşamba

ZİYAN-HAKAN GÜNDAY

Biliyorum canlarım ZİYAN elimde haddinden fazla uzun kaldı ama inanın ki beğenmediğimden değil bu son bir kaç haftadır şirkette işler inanılmaz yoğun ve sıkıntılı idi onun için okumaya hiç fırsatım olmadı maalesef dolasıyla kitabı bitrimem maalesef bu kadar uzun sürdü..

Öncellikle kitabın kapağını açar açmaz etkilendiğimi belirtmeden geçemeyeceğim.Neden mi? Çünkü Gazi Mustafa Kemal'in paltosuna uzanmış bir vaziyette Dikmen sırtlarında dinlenirken çekildiği ve benim en çok sevdiğim resimlerinden biri vardı ilk bölümün başında o an anladım zaten kitabın beni çok etkileyeceğini ve nitekim öylede oldu.Sevgili Hakan Günday yine bizi kurgusu,yazımı ile şaşırtmayı çok çok iyi başarmış o yönden hiç bir korkunuz olmasın..

Kitabımızın konusu doğunun o çetin kışında -31 derecelerde vatani görevlerini yerine getirmeye çalışan Mehmetçikleri konu alıyor onların neler yaşadıklarını,hissetiklerini,hergün yeni başladıkları nöbetlerinin sonlarını getiremeyeceklerini düşünüp sürekli intiharı düşlediklerini,gördükleri halüsinasyonları,maruz kaldıkları hakeretleri Hakan Günday'ın kaleminden daha net anlayabiliyoruz.Kitap git-geller ile dolu aslına bakarsanız bir geçmişe bir geleceğe gidip geliyoruz Atatürk'e suikast düzenlenme olaylarına şahit oluyoruz sonrasında süprizlerle karşılaşıyoruz..

Daha fazla anlatmak,bahsetmek istemiyorum kitaptan sizlere çünkü bence gerçekten okımalısınız eminim ki çok beğeneceksiniz..

ALTI ÇİZİLENLER:

''Burası bir ev değil! Burası hiçbirşey değil! Dünya insanın kabuğu değil. Burası bizim yuvamız değil. Biz yer çekimiyle dünyaya zincirlenmişiz. Kim bilir nereden kovulduk? Cennet mi?  Hiç sanmıyorum! Hem de hiç ! '' ( Sayfa:17)


''Korkmalısın. Çünkü acı bağımlılık yapar. Çünkü karaktersiz bir piç olmak bazen en kolayıdır. Çünkü beni duymamak için aklını meşgul etmek en kolayıdır. Düşün bakalım,asker.Düşün,Kaç benden.Çocukları düşün.Soğuğu düşün.Acelem yok.Daha çok nöbet tutacağız birlikte.Düşünecek bir şeyin kalmadığında da elbet görüşeceğiz..''(sayfa:36-37)


''Evren,tekamül üzerine kurulmuştur.Varlıklar,tamamlanana kadar hayata gelip giderler.Böyle diyeceğimi sanıyorsun ,değil mi? Tekamül ne demek biliyor musun? Olgunlaşma, demek.Evrim,demek. Peki, bunların ne olduğunu biliyor musun? Söyleyeyim : Olgunlaşma, kimseye ve hiçbir şeye güvenmemeyi öğrenmektir. Evrimse , boş bir ağızla doğup gerektiğinde insan eti yiyecek kadar keskin dişlere kavuşmaktır. Yeniden doğmak, ölümden sonra hayat,sonsuz ruh.Çcukça bütün bunlar. Ölümden sonra hayatta kalan hiçbir sey yoktur. Beden, insan zihninin organik düzeneğidir. Çalışıyorsa , hayattaysa düşünce üretir. Beyindeki elektrik akışının sona ermesiyle ne ruh kalır ne de zihin. Nasıl bir akü, elektiriğin kendisi olduğunu iddia edemezse, insan da enerjinin kaynağu olduğundan söz edemez..''

6 yorum:

  1. Hakan Günday'ın diğer kitapları gibi bu da güzel anlaşılan.
    Sedacım bu arada bir yazında da nasıl bu kadar çok kitap okumayı başarabildiğini yazarsan çok memnun olurum:)

    YanıtlaSil
  2. Anlattığınıza göre güzel bir konusu var, listeye ekledim. Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  3. CANAN ABLACIM,Kesinlikle çok çok güzel hele ki son sayfaları şahane ben bilerek fazla içeriğine değinmemeye özen gösterdim meraklanın da okuyun diye:) Yok ablacım o kadar çok okumuyorum aslında eminim ki benden daha çok okuyanlarda vardır:)

    BeyazKitaplık,Bencede eklemelisiniz özellikle Hakan GÜNDAY sevenlerdenseniz eğer beklemeyin derim:)

    YanıtlaSil
  4. Bu ara Hakan Günday okuyanların sayısı çok artmış.Ben daha hiç denemedim ama kesinlikle deneyeceğim,teşekkürler...

    YanıtlaSil
  5. Kitap Cumhuriyetim:Rica ederim.. Ben Hakan Günday'ı okumaya geçen kış KİNYAS VE KAYRA ile başladım okuduğum her kitabını da çok sevdim sadece AZİL kaldı onu da okuyacağım en kısa zamanda.Favorim ise AZ gerçekten müthiş bir kitap olmuş sizde hazır niyetine girmişken fazla beklemeyin derim:)

    YanıtlaSil
  6. Yaaaa değilmi ama... çok derin sözler, çok derin tespitler, keskin bir hayal gücü bla bla bla...

    Sanırım siz hiç Bukowsky okumadınız, yada bir Hermann Hesse. Bunları okuyan küçük kardeşim bile bir undergound roman yazar. Günday'ı gözünüzde bu kadar büyütmenizin sebebi nedir anlamadım. İlk yerli underground yazarımız diyemi bu kadar anlam atfediyorsunuz kendisine. İnsanın midesini bulandıracak, başını döndürecek kadar abartılı kelime oyunlarını derinlik mi sanıyorsunuz? Anlamadım gitti... Lütfen, ucuz bir Bukowsky taklitçisini gözünüzde bu kadar büyütmeyin...

    YanıtlaSil

değerli yorumlar