26 Ağustos 2012 Pazar

SAPLANTI-CENK KAYAKUŞ

KİTAP ADI: SAPLANTI
YAZARI:CENK KAYAKUŞ
YAYIN EVİ:ALTIN BİLEK YAYINLARI
BASIM: BİRİNCİ BASIM MART 2012


İlk önce bana bu kitabı hediye ettiği için canımın içi,birtanecik Canan Abla'ma çok teşekkür ederim sağolsun varolsun süpersonik bir kitap seçmiş kardeşi için:)))

Şahsen benim Türk yazarlara karşı olan umudum,inancım her yeni Türk yazar ile tanıştıkça bir kat daha artıyor çünkü nedense ülkemizde onlara karşı bir önyargı var ve bu bana çok yalnış geliyor bilmem siz ne düşünüyorsunuz bu konuda??Hele birde Cenk Kayakuş gibi 1986 doğumlu genç yazarları gördükçe okudukça daha da bir mutlu oluyor bir yandan da kıskanıyorum:) kendisi ile yaşıtız ama onun kitapları var benimse yok:)) Neyse çok uzattım canlarım konuya gelelim..


Kitabımız bir grup üniversite öğrencisinin tesadüf eseri çok eski el yazması bir kitabı bulmaları ile başlıyor.Bu genç arkadaşlar kitabı bulunca epey heyecanlanıyorlar hatta bunun üzerinden prim yapmayı düşünüyorlar fakat işler hiçde bekledikleri gibi gitmiyor.Çünkü bu kitap sandıklarından daha kıymetli ve peşinde bu kitabı saplantı haline getirmiş bir Suriyeli adam bulunmakta.Kitabı milattan önce Azref adında bir zatı muhterem kaleme almış ve içeriği bakımından hiçde hoş şeyler barındırmamakta.Şöyle ki insanların başlarına gelebilecek her türlü felaketler,uğursuzluklar sıralanmış kitapta birbir ve kitabı okuyanların delirerek etraflarına dehşet saçtığı öne sürülmüş ne kadar doğru ne kadar yalnış söyleyemem...

Sonra olması gerek gibi bu kitap Suriyeli zengin vatadaşın adamları tarafından genç arkadaşlarmızda alınıyor ve sahibine ulaştırılmak için yola çıkartılıyor fakat evdeki hesaplar çarşıya uymuyor.Uçak ile Suriye'ye giderken uçağın içinde çıkan olaylardan dolayı(takdir edersiniz ki olayların çıkmasına kitap sebebiyet veriyor) uçak Bursa'da bir kayak merkezine düşüyor ve olaylar bundan sonra başlıyor...Hakan Geda ve Serkan'da işte uçağın Bursa'ya bu düşüşünden sonra dahil oluyorlar.Kitap da söyledikleri gibi okuyanı deli edecek şeylerden değilde taşıdığı kuduz virüsten dolayı insanların aklını oynattıkları ortaya çıkıyor..

Suriyeli arkadaşımız ise insanların hayatlarına değer vermedikleri kanısında ve onların hayatlarını ellerinden almak gibi bir plan kurarak bütün insanlığa bir ders verme niyetinde.Peki bunun eski el yazması kitap ile ne gibi bir ilgisi var? İnsanları bekleyen büyük ve acı son ne? Hakan Geda ve Serkan bu durumda ne yapacaklar?İnsanlar bu durumdan kurtarılabilecekler m???


Ben kitabı çok beğendim başta da dedğim gibi sıkılmadan okuyabileceğiniz bir kitap olmuş gayet akıcı okunması kolay tavisye ederim canlarım:)))

22 Ağustos 2012 Çarşamba

SEVMEK VE NEFRET ETMEK?

Kilitliyiz...
Gelecek hakkında ise tahminlerimizden başka hiçbir şey yok elimizde.Her ''an'',bir film makarasındaki tek bir kare sadece.Kareler hızla geçiyor.Filmi hızla tüketiyoruz.Tükeniyor.

Ve bitiyoruz...
Güneş kızıla noyadığı gökyüzünü karanlığa gömerek her battığında biz de eksiliyoruz.Bu yüzden acele etmeliyiz.Elimizi çabuk tutmalı,hiçbir şey için beklemeyi göze almamalıyızı.Evet,acele etmeliyiz.

Düşünüyorum da;zamanın bu kavrayamadığımız basitlikteki akışı içindeki isimsiz varlıklarız sadece.Bir diğerimizin ötekine birisim vermesi hiçbir şeyi değiştirmiyor,Hepimiz isimsiziz.Kimliksiziz.Basitiz.Yapabildiğimiz çok az şey var aslında;sevmek...ve nefret etmek.

Her ikisini de çok iyi beceriyoruz.
Tüm düzenimizi bu ikisi üzerine kurmuşuz;sevmek...ve nefret etmek.Dünyadaki bütün saf acı ve katıksız neşe bu ikisinden kaynaklanıyor.Bunu biliyoruz;ancak asla kabullenmiyoruz.

Nefret ederken öldürebiliyoruz.Bu bizim için çocuk oyuncağı.İşin kötüsü bunu severken de çok rahat yapabiliyoruz.

Evet...
Severken de öldürebiliyoruz.

Peki öyleyse...merak ediyorum...
...sevmekle nefret etmek arasındaki fark nedir?

                                                                                                             (SAPLANTI SAYFA:138-139)

21 Ağustos 2012 Salı

GÖZLERİNİ SIMSIKI KAPAT-JOHN VERDON

Biraz geç de olsa yeni kitabımız ile karşınızdaym canlarımm:)) Biliyorum geç oldu biraz onun için kusura bakmayın olur mu?? :)

Kitabımız bildiğiniz gibi Aklından Bir Sayı Tut'un yazarı John Verdon'dan yazarın ilk kitabını şahsen çok beğenmiştim ben sabırsızlıkla ikinci kitabını bekliyordum çıkar çıkmaz aldım ama okuması uzun sürdü :) Şahsen ben Aklından Bir Sayı Tut'u daha çok beğenmiştim bn de bu kitapta güzeldi güzel olmasına ama ben ilkini daha çok beğenmiştim.

Düğün günün de başı kesilerek öldürülen bir gelin...Evet kitabımız bu şekilde başlıyor gelin öldürülüyor cinayet silahi gayet kolay bir şekilde bulunuyor ama ondan sonrası tam bir muamma kimse çözemiyor,kimse anlayamıyor,ta ki gelinin annesinin artık emekli olan süper dedektif  David Gurney'i bu olayı çözmesi için ikna edene kadar...Olaylar bundan sonra başlıyor süper dedektif davayı kabul ediyor araştırdıkça cinayetin altından türlü türlü oyunlar çıkıyor.

Süper dedektif bakalım bu akıl oyunları ile dolu cinayeti de çözebilecek mi?Hepsi Gözlerini Sımsıkı Kapat'da...

''Hayatı'nın en büyük süprizi için gözlerini sımsıkı kapat''...

8 Ağustos 2012 Çarşamba

ERBAİN FIRTINASI-SAYGIN ERSİN

Selaaammmm canlarım ben geldimmm:)) Yeni maceram ile karşınızdayım aslında epey oldu kitabı bitireli ama bir türlü fırsat bulup yazamadım malum bu hafta iş başı yaptım ve biraz yoğunluk var ee ben de bira adaptasyon sorunu yaşıyorum o yüzden biraz gecikti kusura bakmayın:))

Şimdi bu müthiş kitaptan bahsetmek istiyorum sizlere birazcık müsaadeniz ile.Bu kitap ile yani serinin ilk kitabı Zülfikar'ın Hükmü ile sevgili Alkım arkadaşımızın şiddetli tavsiyesi üzerine tanıştık ve çok sevdik nasıl sevmezdik ki?Niran Hatun'u? Bengi Hatun'u?Salih Usta'yı? İlyas Usta'yı? Öyle sevdik ki kitabın ikincisini Erbain Fırtınasını okumak için can attık resmen ben kendi çabalarım ile bulamadım kitabın ikincisini ve üzülüp duruyordum çünkü bu muhteşem seriyi yarım bırakmak içimden gelmiyordu hiç ki imdadıma yine bu kitaba başlamama vesile olan canım arkadaşım Alkım'cığım yetişti o da aradı taradı kitabı benim gibi bulamadı ne yapsak ne etsek diye düşünürken en sonunda canına tak eden arkadaşım Alkım '' Kitabın içeriğini buldum ben bastıracağım kitabı''dedı.Benim de beynimde şimşekler çaktı ''Sen yolla bana ben bastırırım kuzenlerim sağolsun''dedim ve çok heyecanlı bir süreç bizi bekledi.Kitabın içeriğini Alkım'cığım yollar yollamaz kuzenimin başının etini yedim şöyle olacak böyle olacak diye o da sağolsun kırmadı ''Tamam dedi haftasonu sırf senin için çalışır yaparım'' Allah dünyalar benim oldu kitabın kapağını da internetten aldım ve aynı orjinali gibi oldu ee tabii ki bizim kitap biraz coğrafya ders kitapları boyutlarında oldu ya neyse sonunda bastırmayı başarmıştık ya önemli olan o:) Yani anlıyacağınız ikinci kitabı elde etmemiz zor ama güzel oldu:))

işte kendi çabalarımız ile bastırdığımız ERBAİN FIRTINASI.
Kitabın orjinal kapağı..


Şimdi kitabımıza gelecek olursak eğer.Zülfikar'ın Hükmün'ün kaldığı yerden devam ediyor Erbain Fırtınası aynı heyecan,aynı  tepmo,aynı güzellik ile..Bu kez kadro biraz daha kalabalıklaşıyor tabii ee kolay değil girecekleri savaşa topu topu yedi kişi ile giremezler değil mi ama? Hikayeye Geceliler,Rebiiler,Solaklar ve daha bir çok işinin ehli usta ve çıraklar giriyor.Kaybolan emanetleri bulabilmek için herşeyden önce kaçırılan Elif Hatun'u bulmak için.Tabii Elif Hatun gerçekten kaçırılmış ise...

Yedilerin vakti az.Yedilerin işi zor.Yedilerin önünde bir çok engel var herşeyden önce Yedilerin ustası,ustaların ustası Behruz Usta hasta ve durumu gerçekten iyi değil..Yediler bir de bununla baş etmeye çalışıyor.Ve yediler Alamut'u bulmak zorunda ama nasıl başaracaklar belli değil?? Behruz Usta'nın yokluğunda başı yine her zaman ki gibi Hatunların Hatun'u Niran Hatun çekiyor ve o emanetleri alabilmek için o büyük savaş başlıyor...

Yediler Alamut'u bulabilecekler mi? Bulsalar bile o aşılmaz kaleyi geçebilip emanetlerine kavuşabilecek ve ömürlerini uzatmaya yarayacak iksiri hazırlayabilecekler mi? Behruz Usta iyileşek mi? Lokman Hekim çıraklarının yardımına koşabilecel mi?? Herşeyden önce Elif Hatun gerçekten kaçtı mı? Kaçırıldı mı? Eğer öyle ise cezası ne olacak??

Eveett ilgili arkadaşlarımı gereğinden fazla meraklandırdığıma göre üzerime düşen vazifemi yaptım sanırım:)) Mesajı aldınız fazla bekletemyin okuyun ve merakınızı giderin derim çünkü süpersonik bir macera sizleri bekliyor:)))Ve şunu da belirtmeden geçemeyeceğim sanırım üçüncü kitap da var ve asıl zorlu bir macera daha bizi bekliyor gibi duruyor :))

1 Ağustos 2012 Çarşamba

ON BİR- MARK WATSON

KİTABIN ADI: ON BİR 
ORJİNAL ADI: ELEVEN
YAZARI:MARK WATSON
ÇEVİREN: DOST KÖRPE
BASKI:MAYIS 2011
YAYIN EVİ:DOMİNGO

Selam canlarımmm yeni bir macera ile karşınızdayım...:))

ON BİR adlı kitabı bana blogda yaptığımız bir çekiliş sonucu Banu arkadaşım hediye etmişti kendisine buradan tekrar teşekkür ediyorum çünkü benim için gerçekten iyi bir seçim yapıp çok güzel bir kitap almış bana.Ki bilirisiniz tanımadığınız birisine hediye kitap almak acayip riskli bir iştir çünkü ne tarz sevdiğini bilmezsiniz blogunda okuduğu kitapları inceleyip tahminlerde bulunarak almaya çalışırsınız oda tabii tahminleriniz tutarsa tabii dediğim gibi tanımadığınız birine kitap hediye etmek hem riskli hem de çok güzeldir.Ama neyse ki Banu arkadaşım gayet iyi bir seçim yapıp bana çok güzel bir kitap hediye etmiş tekrar teşekkürler:))

Kitabımızın konusuna gelecek olursak eğer kapağında açıklandığı gibi ''BİR AN,ON BİR HAYAT,SONSUZ SONUÇ.'' Buradan ne çıkartırım demeyin dikkatle anlayarak okursanız eğer kapağında ki yazıdan bile çok şey anlayabilirsiniz aslında.Kahramanımız Xavier Ireland asıl adı Chris aslında geçmişini Avusturalya'da bırakıp yeni bir hayat kurmak için Londra'ya yerleşmiş burada da radyo sunuculuğu yapmaya başlamış ve ismini Xavier olarak değiştirmiş ve hayatına başlamış.

Xavier geçmişinde yaptığı iyiliğin sonucu karşılığında bir anlık dalgınlıkla geri dönülemez bir hata yapıyor hayat artık onun için ve etrafındakiler için aynı olmaktan çıkıyor bu yüzden de Xavier yeni hayata başlamanın doğru olacağına inanıyor ve bu yeni yaşantısında ise hiçbir şeye karışmamaya karar veriyor etrafında olan biten herşeye karşı tepkisiz,kayıtsız kalıyor.Aslında yaptığı iş ile takındığı bu tavır birbirine çok tezat çünkü radyo da Gece Hattı adında bir program yapıyor ve sorunlu insanlara tavsiyelerde bulunuyor fakat günlük yaşantısında bunu uygulamaya koyamıyor..Aslında belki de bu davranışlarını günlük hayatında da uygulayabilse marketten çıktıgında bir şahit olduğu ve ayırmaya yanaşmadığı yüzünden bir çocuğun arkadaşları tarafından dayak yemesine engel olabilir ve bu sayede gelişecek olan olayların önüne geçebilirdi...

Evet aslında buradan bakılınca tuhaf gibi duruyor değil mi?Yani birbiri ile alakasız hayatlar nasıl aslında birbirine bu kadar bağlı diye düşünebilirsiniz haklısınız da ben de düşündüm ve okudukça şaştım kaldım..Aslında gün içinde karşılaştığımız ve önemsiz görüp üzerine düşmediğimiz yada yardımda kaçındığımız bir olay gerçekte çok önemli olup birçok hayatı birbirine bağlayabiliyormuş meğer bunun farkına vardım bu kitabı okurken ve bir çok ders çıkarmaya çalıştım.Onun için size de tavsiye ederim okumanızı eminin sizlerde birçok pay çıkartacaksınız kendinize..

ALTI ÇİZİLENLER:

''Aşkı aramadığını düşünüyorsan bile kendini aşka açık tutman gerek.'' (SAYFA:36)

''İnsanların söyleyemediklerini anlayabilmek,dillerinin ucundaki hakaretleri görebilmek neredeyse açık konuşmaları kadar kötü bazen'' (SAYFA:83)

''Farkında olmadan bile bir insanın hayatını değiştirebilirsin.'' (SAYFA:124)

''Her şey olacağına varır.Sen istediğini yap.Bazı şeyler olur.Bazı şeyler olmaz.Değil mi?Elimizden bir şey gelmez!Gelir sanırız,ama gelmez! Hepimiz...salağız dostum'' (SAYFA:184)