AZ Hakan Günday'ın Kinays ve Kayra'dan sonra okuduğum ikinci kitabı ve size söyleyebilecek tek kelimem var bu kitap hakkında ''MÜKEMMEL'' Derda ve Derda birisi kız diğeri erkek ama kaderleri yaşadıkları acı aynı 'AZ' ...
Aslında kitabı sizlere uzun uzun anlatmamak için kendimi zor tutuyorum sevgili dostlarım ama hem yanlış birşeyler aktararak kitaba haksızlık yapmaktan çekiniyorum hemde okumayanlara fazla ip ucu vermek istemiyorum..Fazla derinlere inmeden anlatmaya çalışacağım size..
Derda ve Derda ilk başta da dediğim gibi biri kız diğeri erkek fakat adları,kaderleri ortak iksinin de.. Derda annesi tarafından ilk önce bir yurt köşesine atılmış sonra da geri döneceksin diye kandırıp kızını alıp köylerine evlendirmek için götürür o sırada on bir yaşındadır Derda sadece on ve bir yaşında ve tek istediği matematiği sevmesede okumaktır! Ama kaderine sözü geçemez Derda'nın ve Hikmetçiler tarikatı mensuplarından Ubeydullah'ın oğlu Bezir ile evlendirilir ve Londra'ya götürülür.Derda beş yıl boyunca gittiği Londra'da ki evlerinde hapis hayatı yaşar çeşitli işkencelere maaruz kalır.Çektiği işkenceler yetmezmiş gibi seks kasetleri çeker para için uyuşturucu bağımlısı olur ve uyuşturucu içn yapmayacağı şey kalmaz artık..Sonra Derda tedavi olur hastahaneye yatar orada kendisine Anne refakat eder Türkçe'de yazıldığı gibi annelik eder Derda'ya kızı yerine koyar Derda da annesi yerine koyar Anne'yi..Ve Derda yarım bırakmak zorunda kaldığı okuluna geri döner üniversiteye gider ve bir edebiyat profesörü olur...
Derda,mezarlıklar içinde bir gecekondu da yaşamakta ve göz kanseri olan annesine bakmak zorundadır çünkü babası cezaevindedir.Derda'da onbir yaşındadır ve hiç okula gitmemiş okuma yazması yoktur.Sadece on ve bir yaşında olan Derda'nın bütün dünyası içinde yaşadığı mezarlıktan ibarettir..Bir gün annesi ölür Derda'nın ve yanlız kalır annesinin ölümü duyulursa yurda verileceğinden korkar ve kimselere söylemez annesini parçalar ve çeşitli mezarlara gömer annesinden kalan son parçayı sol elini bir mezara daha gömmüş oradan ayrılırken sakallı ve cüppeli bir adamla çarpışır adam annesinin sol elini gömdüğü mezara gider ve bir zarf gömer Derda korkar kendisini gördü diye düşünür ve adamı takip etmeye başlar.Adam düzenli olarak gelir mezarlığa ve kimi zaman sarı kimi zamanda beyaz zarf gömer mezarların içine Derda'da merakına engel olamaz açar zarfları para çıkar kiminden yarısını alır pararnın evrakları da okuması olmamasına rağmen lazım olur diye düşünür alır saklar.Sonra Derda bir gün yine adamı takip eder ve gittikten sonra mezarın içine gömdüğü neyse almak için kazmaya başlar ve bir kutu bulur içinden çok miktarda para olduğunu düşünür açar ama annesinin sol eliyle karşılaşır korkudan ne yapacağını bilemez en sonunda aldığı belgelerı yine oraya gömmekte bulur bu şekilde kendisine zarar vermiyceklerini umar lakin öylede olur ama içindeki korkudan kurtulamaz derken o mezarda toprağa beyaz bir zarf gömen bir kadın görür ve herşeyi anlatıp yalvarmaya afdilemeye karar verir ama kadın yabancıdır ve ne dediğini anlamaz mezarı işaret eder (nerden bilsin Derda o yabancı kadınınOğuz Atay Londra'da kanser tedavisi görürüken kendisine bakan ve ona aşık olan Anne olduğunu?Nerden bilsin Derda kırk yıl sonra kavuşacağı Derda'ya annelik eden Anne olduğunu) Derda mezarı yıkayıp temizlerse kendisini affedeceklerini düşünür ve ondan sonra ki beş yıl boyunca o mezarı hersabah kalkar ve yıkar aynı zamanda konusurda mezar taşıyla orada yatanla oranın sonsuz misafiri olan Oğuz Atay ile.. Hikayemize böyle dahil olur Oğuz Atay ama Derda okuması olmadığından onun Oğuz Atay olduğunu bilmez..
Korsan kitap matbaasında koli taşımaya başladıgında ve bir tezgahtar çoçuğun ona Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar adlı kitabını vermesi ile anlar hergün konuştuğu sırdaşının o kitabın yazarı olduğunu okuması olmadığı halde harfleri doğum ve ölüm tarihlerini zihnine kazımıştır Derda görür görmezde tanır harfleri ve okumayı öğrenir.Tutunamayanları,Korkuyu Beklerkeni,Günlüğü ve Biyografisini okur Derda Oğuz Atay'ın ve onu kendisinin bir eşi olarak görürür ona yapılan haksızlıklara dayanamaz yemin eder Oğuz Atay'a bunları yaşatanlardan intikam almak için..Gün gelir Derda Oğuz Atay'ın intikamını alırda 24 yıl hapse mahkum olur Derda kendisini öldürmesi istenen ama onun yerine kendisine o silahı verenleri öldüren ve Çöpçü Hanif'in hayatta kalmasına sebep olur istemeden.Çöpçü Hanif'nin oğlu tarafından cezaevinde bakılır Derda kendisine gönderilen cep telefonundan izlemek zorunda kaldığı Derda ile bu şekilde tanışır.İzlemek zorunda kalır çünkü Derda'nın 52 tane adamın tecavüzüne uğrarken gözlerinde ki bakış ve söylediği sözler etkiler Derda'yı ve ona aşık olur o anda yazmayı öğrenmek ister kendisine mektup yazar.Cezaevinden çıktığı gün kendisini almaya gelen bir avukatın onu herşeyin başladığı yere mezarlığa götürür ve Derda orada karşılaşır hayatının belki de en büyük süprizi ile...
Bu şekilde tanışır isimleri ortak kaderleri ortak Derda ve Derda... Birbirlerine yazdıkları mektuplar kitabın en güzel kısımlarından bence ki Derda'nın İngiletere 'den Türkiye de olan Derda'ya yazıdığı mektubun son bölümünü paylaşmak istiyorum:
Diyebilirsin ki, bir insanı fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin?Haklısın.Belki de çok az.. O zaman şöyle demeliyim:Seni az tanıyorum...Az...
Sen de farkettin mi? Az, dediğin,küçücük bir kelime.Sadece A ve Z. Sadece iki harf.Ama aralarında koca bir alfabe var.O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var.Sana söylemek isteyipte yazamadığım sözlerbile o iki harfin arasında.Biri başlangıç,diğeri son.Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar.Yan yana gelip de birlikte okunmak için.Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler.Senin ve benim gibi...
Bu yüzden, belki de, azçoktan fazladır.Belki de az,hayat ve ölüm kadardır! Belki de,seni az tanıyorum, demek,seni kendimden çok biliyorum,demektir.Belki de az her şey demektir.Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir...
Birlikte olabilmek için kırk yıl bekledi onlar birlikte ölebilmek içinde kırk yıl daha yaşadılar...
Derda: '' Seni AZ seviyorum''
Derda: '' Ben daha AZ... ''
Biraz uzun oldu farkındayım sevgili dostlar ama yazdıkça yazasım geldi bu mükemmel kitap hakkında tereddütt etmeden alın derim...
ne enteresan bir kitapmış bu böyle. çok sıradışı ve extreme bir konusu var anladığım kadarıyla.ölen annesini bölüp bölüştürüp ayrı yerlere gömmesi çok enteresan geldi bana:S en güzeli dediğin gibi alıp okumak sanırım sedacım. çok güzel yazmışsın, ellerine gözlerine sağlık:))
YanıtlaSilkesinlikle daha ne entresan noktaları var bir bilsen canım yazmamak için zor durdum bencede alınıp okunması gerekli bir kitap:)
YanıtlaSilsu anda okuyorum Az kaldi bitmesi icin. Inanilmaz hikayesi var
YanıtlaSilHakan Günday bu romanında da beni etkilemeyi başardı... tüm kitaplarını okudum. Bir sonraki kitabını iple çekiyorumm...umarım elini çabuk tutar:)
YanıtlaSilSelam gerçekten güzel bir kitap elinizden bırakamıyor ve daha ne olacak derken herşey yeniden başlıyor.
YanıtlaSilPitha: Hakan Günday'ı çok geç okumaya başladım maalesef ama bütün kitaplarını ben de çok beğendim şuan favorim AZ bence de en kısa zamanda yenisi gelmeli haksızlık etmemeli bize:)
YanıtlaSilSeçil:Selam kesinlikle müthiş bir kitap herkese tavsiye ettim ve beğenmeyen kimseyle karşılaşmadım.senin gibi bende ayy acaba şimdi ne olacak demeden bitiremedim kitabı senin gibi:)